Hiçbir maç oynamadan kazanılmaz.Kâğıt üzerinde ne kadar favori olursanız olun garanti değildir hiçbir şey .Ankara maçının ilk yarım saatine kadar Samsunsporlu futbolcuların da böyle düşündüğünü sanmıştım.
Ama 1-0 öne geçtikten sonra gördüğümüz rahatlık,gevşeklik az kalsın pahalıya patlıyordu.
Bu maç da 3 puanla geçildi geçilmesine ama birçok şeyi de düşündürdü bana bir kez daha.
Örneğin ;
Saviçeviç’in yokluğunda savunma yönü ağırlıklı orta saha oyuncularıyla maça başlayıp İlyas Kubilay ‘ın niye yedek oturduğu...
Yediğimiz golde Beykan’ın Boli -Oğuz ikilisini nasıl bu kadar rahat yatırıp kaldırdığı...
Kaleci Nurullah ‘ın o golü nasıl yediği...
Takımın öne geçtikten sonra nasıl bu kadar duraksayıp geri çekildiği...
Savunmadan çıkarken baskı yediğimizde neden şaşkına dönüp ne yapacağımızı şaşırdığımızı...
Bir duran top taktiğimizin olup olmadığı...
Penaltı pozisyonu dışında hiçbir varlık gösteremeyen Gökhan Alsan’ın neden 65 dakika sahada kaldığı...
İlk yarı boyunca sürekli Guido ‘nun kanadından hücum edip bir türlü Gyasi’yi topla buluşturamadığımızı ya da buluşturmadığımızı...
Maç uzun süre berabere gitmesine rağmen takımın bu derece düşük tempoda kalmasını...
Biz ekran başında hem çıldırıp hem sıkılırken oyuncuların da oynadıkları bu sıkıcı futboldan sıkılıp sıkılmadıkları...
İkinci golün pasında topun şiddetini ve yerini ustalıkla ayarlayıp enfes bir asist yapan Kubilay ‘ın hocasının kendisinden beklentilerinin farkında olup olmadığını...
Düşündüm,düşündüm,düşündüm.
Aslında bunları uzun zamandır düşünüp duruyordum da Ankara maçında pekişmiş oldu bunlar.
Neyseki kayıpsız bir hafta daha geçti böylece .
Daha derin düşüncelere dalmamak için,kulübün gerekli tedbirleri alacağına da inancım tam.