Ertuğrul Hoca, üç tane 8’le oynamak istiyor orta sahada. Statik değil de, sürekli yer değiştirmelerini de. Ama bariz bir üretkenlik sorunu var ortada. Savicevic’den istediğini tam alamamış olmasından kaynaklı muhtemelen bu.
10’a evirilebilen Savicevic’ten problem çözmeye yönelik bir aksiyon göremedik şimdiye dek. Zira oyunun orta sahadaki esas oğlanı ve farkı yaratması gereken oyuncusundan beklenilen daha fazlası..
Gökhan Alsan da kayboluyor bu oyunda. Maç yazımda belirtme gayretinde oldum. Oyuncuların pozisyonları niye var?
Güçlü yönleri açığa çıksın, zayıf yönleri kamufle olsun diye..
Tecrübeyle sabit: Gökhan Alsan, ancak rakip kaleye yakın olduğunda güçlü!
Gökhan’ı Gökhan yapan, yaptığı sızma koşular sonrası tabela yapabilmesi. Kaleden uzaklaşarak daha çok oyunun merkezinde konumlanmak ve distribütörlük değil. Hele elde İlyas Kubilay gibi bir isim varsa hiç değil.
Hoca, 4-3-3’e dayalı ana planından taviz vermemek için İlyas Kubilay’ı düşünmüyor olabilir. Anlaşılabilir bu. Ama oyunun esnek geçişlere ihtiyaç duyduğu da muhakkak. Özellikle de gidişata göre ve görece zayıf rakiplere karşı oynarken. İlyas Kubilay biçilmiş kaftan olabilir. Eğer onu ‘çırak’ görme yanlışına düşmüyorsanız tabii.
Tomane’nin de ihtiyacı var buna. Onun üretkenlik seviyesi kenarlardan gelecek toplar kadar, orta sahanın yaratıcılığında gizli. Tomane gibi bir santrafor ile oynayacaksınız eğer ‘kilit pas’ atabilen ayaklar elzem.
Hocanın ana planının (4-3-3) sonuç vermesi için 2 seçenek var ortada: Ya Savicevic’den daha fazlasını almayı becerecek ya da bu rolü daha iyi oynayabilecek yeni bir transfere yönelecek..
Her ikisi de olmayacaksa eğer, geriye kalan çare tek; hocanın ana planını gözden geçirmesini beklemek.