Santrayla birlikte kendi yarı alanına mahkum etti Samsunspor’u ev sahibi. Çıkarmadı hiç, kalesine yaklaştırmadı. Yaptığı baskı ile top kayıplarına sürükledi, oyun kurmasının önüne geçti.
Belki kendisi de çok net pozisyonlar bulamadı ama özellikle sağdan Ali Dere’nin bindirmeleri ile tehdit oluşturdu.
Samsunsspor’u seyretmenin azaba dönüştüğü anlarda geldi golü. İlk kez rakip sahaya yaklaşabildiği anda…
Gol, organize ve seyir zevki yüksekti.
O dakikaya kadar ortaya koyduğu fazlasıyla sıkıcı görüntünün dışındaydı.
Devrenin uzatmasında Wellington’un oyundan atılması da, bulunmaz bir şans oldu konuk takım adına.
Oyunun karşılığı bu değildi elbet.
Ama futbol böyle bir oyun, cümlesini hatırlamış oldu herkes bir kez daha.
0-1lik skor ve sayısal eksikliğe düşmüş bir rakip, dahası ikinci 45’in hemen başında Furkan’ın kurtardığı penaltı, milli piyangonun büyük ikramiyesinin çıkması gibi bir şeydi Samsunspor için.
Gel gör ki, bunu bile kullanmaktan acizdi. Her şeyin lehine geliştiği bir maçta bile oyun inisiyatifini eline bir türlü alamadı.
Sıradan bile değildi. Ne fiziksel, ne zihinsel… Teknik-taktik olarak da!
Bir takımın oyun planı olmaz mı? Yoktu…
Bir takımın stratejisi olmaz mı? Yoktu…
Neresinden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir takım vardı sahada.
Samsunspor’un iflas ettiğinin göstergesidir bu maç. Beyaz bayrak astığı, gelecek beklentisinin olmadığını ilan ettiği bir maç.
Gerçekten yazık…
Bu şehir daha fazlasını hak ediyor. Hem de baştan aşağı. Reva değil bu yaşanan ve yaşatılanlar.