Mulumba ve Landel’in oyunun merkezinde Diamonde ve Osman’a karşı kurdukları bariz üstünlük ile başladı maç.
Tabii Soner’in savunduğu bölgenin yol geçen hanına dönmesini de ekleyebiliriz buna. Okan ve Guido ile bu zaaftan nerede ise ellerini kollarını sallayarak faydalandı Bandırmalılar.
Belli oldu ki planlarının bir parçasıydı bu yumuşak karın!
Peki soru şu o zaman: Sen buna karşı hangi antitezi ürettin?
Misal, kendi oyunun merkezini niçin sola kaydırıp orada daha sıkı ve kalabalık durmayı denemedin?
Zira sezon başından bu yana kanayan bir yaradan söz ediyoruz. İflah olmaz hatalar zincirinden…
Ezberlerin dışında şeylere de ihtiyacı olduğu muhakkak Fuat Hoca’nın. Başka bir akıl koyması beklenirdi oyuna. Başka planlar da.
En azından duran toplarda her topun başında Yasin’in izahının olması ne? Hem de bilindik rüzgarı nedeniyle ters ayaklı oyuncular ile içe kavis ortaların çok tehlikeli olabileceği bir yerde.
Oyuna illa Gökhan Karadeniz’in mi girmesi gerekiyordu bunun için.
Yasin’in lige göre spektaküler bir isim olması, duran topların başına geçmesine bir neden olarak görülüyorsa eğer bu bir yanlış. Yok, hele Bandırma’da rüzgarın hesaba katıldığı bir planınız yoksa elde, maalesef o da başka bir yanlış.
Aslında fotoğraf şu: Zihinsel çöküş!
Tüm teknik adamları ve oyuncuları değersizleştiren bir iklimin sonucu olmasın sakın bu garabet durum.
Sebeplerin sonuçları değiştirmediğini bir kez de buradan okumaya çalışırsak, belki çıkış yolunu da bulabiliriz.
KIRILMA ANI: Hak eden kazandı, aksi olsa gerçekten yazık olurdu. Kırılma noktasını maç içinde değil de öncesinde aramak sanırım daha doğru bir yaklaşım olur.
MAÇIN İSMİ: Bandırma’ya yabancı oyuncuları kim/ler transfer ettiyse alkışı da hak ettiğini söyleyebiliriz. Kenny’den tutun Mulumba ve Landel’e dek… Güzel iş çıkarmışlar. Gerçekten bravo.
MAÇIN OLAYI: Samsunspor’un iyice sıradan bir takıma dönüşmesi. İşte bu kabul edilemez bir durum. Teslimiyetçi bir durumdan söz ediyorum. Yazık! Buna hiç kimsenin hakkı olmamalı.