Maç sonrası futbol aklına çok güvendiğim bir dostum Samsunspor’un oyunu için şöyle yazdı: Coşkulu ama kontrolsüz oyun. Sanırım en zihin açıcı anlatım bu.
Ben açayım: Oyunun tamamını aynı şekilde oynayamazsınız. Gidişata göre yeni planlar da üretebilmelisiniz sahada.
Hele de rakibiniz ürkütücü ve tahrip edici bir baskı yapıyorsa, kaderci bir anlayıştan daha fazlasına ihtiyacınız var demektir. Misal, sahanın değişik bölgelerinde kuracağınız üçgenler ile pas trafiğine yönelmek gibi…
Baskıyı kırmanın öncelikli yollarından biri bu!
Mehmet Altıparmak’ın öğrencileri ise hiç o görüntüde değildi. Aksine kazandıkları her topu uzun metrajlı kullanma derdindeydi. Hem de şansın yardımı ile de olsa deplasmanda 0-1 önde iken. Kabul görmeyecek bir plandan söz ediyorum.
Rakipte Buruno, Acolatse ve Ofosu gibi oyuncular varken, oyunu geniş alanda oynama gayreti rus ruleti oynamak gibi bir şey. Her iki stoperiniz de sezon başından bu yana güven vermekten uzakken hem de.
Kocaeli’de öyle olmuştu. Keçiören maçının nerede ise devre sonuna kadar da… Bursa’da da benzeri… Altıparmak’ın takımı yüksek direnç karşısında problem çözmekte sıkıntılar yaşıyor.
Bunun nedeni oyunun ritmine ayar verecek bir oyun ve oyuncunun eksikliği olarak gözüküyor.
Elde bu kadar tecrübeli oyuncu varken sahada aksini görmek, hocanın düşünce biçimini yeniden gözden geçirmesini elzem kılıyor.
Yoksa, oyun içindeki gel-gitler derin kalp çarpıntılarını davetiye çıkarıyor.
MAÇIN OLAYI:
Ev sahibinde Buruno, Ofosu ve Acolatse gibi yabancı oyuncuları seyrederken hayıflanmamak mümkün değil. Darısı Samsunspor’u sevenlerin başına diyelim.
KIRILMA NOKTASI:
45+2’de Mehmet Akyüz net pozisyonda golü bulabilse takımı devreye önde girebilir, oyunun havası ve şekli değişebilirdi belki. Bunu genel olarak hak etmemiş olsa da.
FARK YARATAN İSİM:
Bruno, sahadaki tüm oyunculardan daha farklı duran bir isimdi. Fatih Tekke de denilebilir. Yaptığı oyuncu değişiklikleri ‘cuk’ diye oturdu. Direkt katkı verdi