Sıkıcı ve yaratıcılıktan uzak oyunun anlattığı başka şeyler de var. Salt coranazede olmakla izah edilebilecek bir durum değil bu.
Misal, ligin gerçeği olan yabancı oyuncularının katkısı kadar başarılı olabileceğine yönelik realite..
Misal, çabuk düşünen Kubilay ve çabuk oynayan Enes’in, şikayet konusu olan ‘hımbıl oyunu’ başka bir seviyeye taşıyacaklarına dair referansları..
26’daki mecburi Gökhan değişikliği olmasa, Kubilay’ı yine göremeyecektir muhtemelen. Takımının gelişen oyununu ve attığı şık golü de. Hem de arkadaşlarının oyun ritimlerinin gerisinde olduğu bir günde.
Kubilay’a dair muhafazakar bir tutumu olan Ertuğrul Hoca’nın bu fikrinde değişim olur mu bundan sonrası için, şimdilik bilemiyoruz.
Ama bildiğimiz bir şey var: Değişmesi gerektiği!
Değişmesini beklediğimiz ayrıntılardan biri de, yabancı oyuncuların katkıları. Bu seviye yetmez!
Tomane’nin yeterli top alamama gibi bir mazereti olabilir belki, ya oyunda kaldığı müddetçe Puliman’a ne demeli? Ciddi bir üretim ve final sorunu var her şeyden önce. Ama Puliman gibi oyunculardan en çok beklenilen özellikler de bunlar değil mi?
Son bölümlerdeki Nadir değişikliği de kenarlara hareket getirmedi. Bilinmesinde fayda var: Tipik bir kenar değil Nadir, santrafor da değil; oyun stili olarak ‘kırık bir oyuncu.’ Kenarda bir Burak akıcılığı çıkmaz dolayısıyla ondan.
Maçın son anlarında Keremcan’ın çizgiden çıkardığı top, aslında bu takımın oyun seviyesinin özetiydi.
Hem de yokluklarla boğuştuğu için en değerli oyuncularını kaybeden, üstelik transfer tahtası da kapalı bir takıma karşı..