Altınordu’nun sahaya dizilişi, beklenen diziliş değildi. Ligin ikinci devresi ile birlikte savunmada 5-3-2’ye, hücumda 3-5-2’ye evrilen bir oyunları vardı. Ama bu kez 4-4-2 ile ezberlerinin dışına çıktılar.
Muhtemelen formda iki kanat Yasin ve Hamrun’a tedbir amaçlıydı bu. Hatırlayalım, ADS maçında da bunu denemişlerdi. Her iki kanadı da kapatarak bu oyuncuların etkinliklerini azaltmayı amaçlamış olmalı Hüseyin Eroğlu. Nadir’i kaleden uzak, gezgin bir oyuncu olduğu için görece daha az tehdit olarak görmüş.
Burada akılcı, iyi bir rakip analizinden söz etmek mümkün...
Altınordulular alan daraltmaya ve boşluk bırakmamaya yönelik bu anlayışları ile savunmayı kolaylaştırmayı bildi.
Boşluk bulamayan Ertuğrul Sağlam’ın takımı ise ters toplarla rakibin dengesini bozarak açıklar aramayı tercih etti öncelikle. Bu anlaşılabilir. Ama sonuç alabilmek için her iki kenar bekinin de önde zenginlik yaratması kaydıyla.
Erkam’la yapamazsınız bunu. Stili buna müsait değil. Mücahid’le ise duruma göre…
Asıl sorun Gökhan Karadeniz’in delici hiçbir aksiyonunun olmamasıydı. Hem de takımının ona en çok ihtiyaç duyduğu bir oyunda.
Bir soru: Rakibin en tehlikeli oyuncusu Ahmet İlhan Özek sakatlanarak kenara geldikten sonra, Sağlam çift santrafor ile oynayamaz mıydı? Veli’yle tabii!
MAÇIN OLAYI: Yasin ve Gökhan Karadeniz’in oyundan, hem de birlikte, ilk değişiklikler olarak kenara alınan oyuncular olması. Sahi, bu isimler devre arasında kurtarıcı olarak transfer edilmediler mi?
GÜNÜN İSMİ: Hüseyin Eroğlu tartışmasız. Rakibe göre mükemmel bir strateji ile hazırlamış takımını. Hemen her oyuncusundan verim almayı bilmek ise bir teknik adam başarısı…
KIRILMA ANI: 59’da Ahmet İlhan Özek bomboş pozisyonda golü bulabilse, oyun 2-0’a gelecek, takımı belki de tura elini uzatacaktı. Pas geçmeyelim Nurullah’ı… Yaptığı kritik kurtarış için.