Menemen’de takımının tehdidine dönüştürdüğü bir şeyi hatırladı Veli henüz oyunun başında. Duran topla kafayla buluşarak golü buldu. Yetti bu. İki takım arasında olağandan çok marj farkı var zaten. Maçta o golle bitti!
Sonrası formaliteye ve gövde gösterisine döndü.
Hemen her isim rakibin ismine ve konumuna takılı kalmadan oynadığı oyundan keyif alır görüntüdeydi. Ayağına top alan her arkadaşlarına pas opsiyonu yaratma gayretine girdiler. Statik kalmamak için, hareketliydiler…
Oğuz’un oyuna girdikten sonra yarattığı etkide dikkat çekiciydi. Isırgandı. Dahası Hamrun’a yaptığı asisti attığı golle de süslemeyi bildi.
Ama aynı şeyleri Gökhan Alsan için söyleyebilmek keşke mümkün olabilseydi. Oynamıyor hatta kadroya bile giremiyor olmanın duygusal bir çöküşünü yaşar gibiydi. Bir anlamda da bundan sonrasına dair kendi kaderini belki de çizmiş oldu.
Nurullah’ın yediği gol bir anlık konsantrasyon kaybı gibi durmadı. Kendisine göre kale direğinin soluna yapılan vuruşlarda benzer sorunları yaşıyor hep.
Bu bir sorun.
Ve gerçekten aranılan büyük bir kaleci olmak istiyorsa eğer, bu sorunu çözmesi gerekiyor.
Sevgili Nurullah: O zaman öğrenmeye ve gelişmeye devam!
KIRILMA ANI:
Bu maçın özelinde hiçbir anlamı ve karşılığı olmayan bir başlık bu. Tamamıyla haksız duran bu rekabette bu başlığa cevap aranmaz. Daha başlama düdüğü çalmadan, kırılmış bir maç oynandı çünkü.
MAÇIN OLAYI:
Türk futbolunun efdane takımlarından Es Es’in geldiği nokta gerçekten çok üzücü. Bir an önce ayağa kalkarak geçmişine dönmesi gerek. Türk futbolunun Eskişehirspor’a ihtiyacı var. Camialarının büyüklüğü ve saygınlığı ile hiç hak etmiyorlar bulundukları durumu.
MAÇIN ADAMI:
Ne yaptığına veya yapamadığına hiç bakmadan Ali Kılıç. 70’de oyuna giren genç oyuncu için umarız bu bir son olmaz! Umarız, her zamankinden çok çalışarak ve gelişerek, ileride kulübün bayrak oyuncuları arasında arasın da yer alır.