Ben başka karşılık bulamadım. En kibar şekliyle; zavallılıktır bu. Pısırıklık... Sünepelik. İlerisi de var: Futbol cehaletinin dikalası!
9 savunmacı ile; hem de evinde oynadığın ve kazanmak zorunda olduğun bir maça bu anlayışla çıkmanın başka ne izahı olabilir ki!
Orduspor maçı bir kez daha göstermiştir ki; Petkovic, Samsunspor'un başına çöken kabusun adıdır.
Bir teknik adamın bu kadar basiretsiz olabileceğine inanmak istemiyorum. Zihinsel bir çöküşe işaret yaptıkları. Bir travma hali. Dağılmışlık durumu.
Birileri halen Petkovic'in aslında iyi bir teknik adam olduğunu düşünebilir. Ama mevcut ruh hali ile... Var ise de iyi yönleri, onları gösterebilmesi inanın mümkün değil.
Hayırlı olanı ayrılık...
Bir veda!
Hem kendisi hem Samsunspor için en hayırlısı bu.
Skor sakın ha kimseyi yanıltmamalı.
Mahkumiyetle geçti maç. Nasıl geçmesin?
Sahada 4 stoperle mücadele eden bir takımdan başka ne beklenebilir.
Kemal, Valdemiro, Bahia ve Akaki...
İster inanın ister inanmayın ama, bu 4'lünün bir arada oynadıklarını görerek bir yaşımıza daha girdik.
Çok stoperli savunmanın bu kez işe yaraması, genelde yarayacağı anlamına gelmez. Doğru olmadığı da bilinen bir gerçektir.
Papazın pilav yemesidir bu!
Alışkanlık yapmayacağı tecrübe ile sabittir!
Hatasız oynasa da, ligin kalan bölümünde Valdemiro ile olur mu? Takım biraz öne çıkarsa, sonrasını düşünmek bile istemez insan.
Kemal ve Ertuğrul'du aslında direnç noktası.
Formsuzken Kemal, defansın hali içler acısı idi. Galatasaray ve Trabzon maçlarında net olarak gördük bunu.
Aferin ona! Hemen toparlanarak günün en değerli oyuncusu olmayı yine başarırken, Gekas ile birlikte 3 puanda başrol oynadı.
Bir galibiyetten çok daha fazlasını kazandı Samsunspor.
Hayata döndü...
Orduspor'a karşı ikili averaj sağlayarak, ekstra puan da kazanmış oldu.
Ama kabul edelim ki bu futbol geleceği kurtarmaya yetmez.