Hem sahaya sürdüğü 11, hem kadrosunu bile 16 oyuncu ile sınırlandırarak, kupaya dostlar alışverişte görsün modu ile baktığını gördük Rizeliler’in.
Ertuğrul Hoca’nın tercihleri için de aslında söylenebilecekler çok farklı değildi. Bir denge gözetmiş hoca, görece süre alan ve almayan oyuncular ile bir karma oluşturarak...
Buradan da anlaşılan şu: Kupa, olsa da olur, olmasa da...
Lig tatile çıkmışken, sahadaki 11’in anlattığı bu.
Başka şeyleri de anlamaya ve görmeye çalıştı herhalde hoca. Ara transfer dönemini de dikkate alarak, bir plan olgunlaştırmak için.
Niyeti anlaşılabilir hocanın, ama eksik kadronun bazı oyuncuların potansiyelini açığa çıkarma konusunda sorun yarattığını da, bir kenara not etmekte fayda var.
Takım kalitesi ile birlikte büyümeye ihtiyacı var bazı isimlerin çünkü.
Bir manada sınavdı, son sınav; geçenlerin yola devam edeceği, kalanların kısmetini artık başka yerlerde arayacağı...
İsmi muallakta olanların, dersine en az çalışanı Ahmethan ve Onur’muş gibi gözüktü.
Diğerleri için söylenebilecek şey ise eh!
Enes’in atıldığı dakika ile Rize’nin turu yakaladığı dakikanın aralığı sadece 3 dakika; 53-55...
Bu kadar çabuk çözülmeye hakkı yoktu takımın.
Nihayetinde sezona dair maç pratiği hemen hiç olmayan isimlere karşı daha fazlasını bekliyor insan.
Caner’in dinamizmini misal. Oyunun gidişatına verdiği tepkiyi.
Durumdan hiç şikayetçi gözükmemek, kabullenmek anlamına gelir.
Ahmethan’ın golüne kadar Samsunsporlu oyuncularda görülen buydu: Kabullenmek!
Sonrası için yetmeyen şey ise vakitti!
O delice ısrara rağmen...