Hambrun kenara gelene kadar, öndeki hareketli oyunu ile lig standartlarının üzerinde bir Samsunspor seyrettik. Hem kaybettiği topları rakipten çok çabuk geri aldı hem de olabildiğince ritimli ve dinamikti.
Giresunlular belki bir Çin Seddi örmedi önlerine… Ama,Diarra ve Sergen merkezde caydırıcı bir ikiliydi. Mathias, kayboldu aralarında. Yüzünü nerede ise kaleye hiç dönemedi bile.
Bunu Mathias’ın oyun bilgisi eksikliğine vermek lazım. Ne zaman, nereye koşu yapması gerektiği konusunda maalesef sakar... CV’sinde yazan kenar oyuncusu olduğu. Santrafor geçmişinin yokluğuna bağlanabilir bu.
Yine de, Vukan’ın liderliğinde problemiçözebilecek gibi duruyordu Sağlam’ın takımı.Öyle ki, atak tehditi altından kalkılamaz noktaya gidiyordu.
Ama şaşırtıcı bir şekilde, Hambrun değişikliği felaketin fitilini ateşledi önce. Ardından Keremcan ve Kubilay kamikaze rolünü üstlenerek, bir anlamda kaderi tayin etti!
Daha kötüsü, bu hengamede futbolun bir strateji oyunu olduğu da unutuldu.
Yenilen ilk golde, 9 kişi oynarken Caner’in hücumda yakalanmasının kabul edilebilir bir tarafı yok. Merak ediyorum gerçekten: Kulübemiz Caner’i uyardı mı, diye… Maalesef! Uyardıysa bir dert… Uyarmadıysa ayrı bir dert…
İmam/cemaat durumunu anlatıyor bize, hocanın 3. kez gördüğü kırmızı kart… Çıkmaza sokuyor bu şekilde kendisini ısrarla. Tartışılır hale getiriyor.
İyi bir liderlik gösterisi değil bu!
GÜNÜN SORUSU:
Hadi sezon başı Nadir yanılttı. Tomane’nin durumu da belirsizken, ara transferde klasik bir ‘ceza sahası içi santraforu’ nasıl alınmaz? Ayan beyan sırıtan bu sorun nasıl gözden kaçar? Evet, nasıl?
MAÇIN OLAYI:
Son iki haftada hocayla birlikte 5 kırmızı kart görüyorsanız eğer, ortada çözülmesi gereken bir sorun var demektir. Hemen acil bir eylem planı devreye girmeli: Stres yönetimine dair…
MAÇIN ADAMI:
Güzel tarafı ile bakarsak Vukan… Dinlenmek iyi gelmiş Karadağlı’ya. Rakiplerinden topları çalarken adeta ahtapot gibiydi. Topla da güzel işler yaptığını söylemek pekala mümkündü.