Formda bir Burak’ın yokluğunda, Ahmethan ile başlamak sürpriz değil. Ertuğrul Hoca’nın gidişata göre saha içi rotasyonunda Ahmethan’ı Tomane’nin yanında ikinci santrafor olarak görme isteği etken olabilir bu tercihte.
Gökhan Alsan da eski pozisyonundan uzakta. Rakip kaleye değil de, orta sahaya daha yakın duran ve pas istasyonu gibi rol alan bir Gökhan Alsan seyrediyoruz artık. Tartışmaya açık bir durum bu.
Pozisyonlar niye var?: Oyuncuların güçlü yönlerini açığa çıkarabilmek, zayıf yönlerini saklayabilmek için..
Ahmethan’ın penetre becerisi ve onun boşaltacağı koridora Erhan’ın yapacağı koşulara da güvenmiş olmalı hoca. Erhan, atak bir bek zira..
Ama evdeki hesap çarşıya hiç uymadı.
Savicevic, Muhsin ve Gökhan’ın dribbling becerisi ve yaratıcılıktan uzak oyunları müsaade etmedi buna. Sonrada oyun başta Boli olmak üzere, orta sahadaki bu üçlüyü by-pass ederek attığı uzun toplar ile pozisyon arayışına döndü.
Ev sahibinin tam da aradığı buydu işte. Samsunspor’u serseri toplara yönlendirerek, düzenin dışına itmek!
Kötü oynarken bile şansın yardımıyla da 1-2 öne geçmek bir lütuftu aslında. Ama oyunu tutmayı bile becerememek kaygı verici.
Salt Del Valle’nin müthiş vuruşu ile izah edilemez beraberlik golü. Daha fazlası.. Sanki, hem oyuna hem kadro çeperine yönelik yeterlilikte.
Dahası şu: Skor üstünlüğünü almışken, neden Enes değil de Guido tercih edilir.. O Enes, hem kontra için hem de moralli iken tercih edilmesi daha doğru olmaz mıydı?
Hoca, İlyas Kubilay saplantısını da gözden geçirmeye muhtaç. Bu takımın an itibarıyla en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri, ‘Oyun aklı’.. Şu ana kadar görülen o ki, İlyas Kubilay’dan daha fazlası olmayan Savicevic değil bu isim.
Şutör, asist becerili ve skor yapabilen İlyas Kubilay’ın daha fazlasını hak ettiğini rahatlıkla söyleyebilmek mümkün.
Del Valle ve 35’lik Pote karşısında defansımızın bu kadar aciz durumlara düşebileceğini düşün(e)mediğimizi de!