Lafı eveleyip gevelemenin bir anlamı yok. Ana düşüncemi baştan yazayım: Bu ligde, yabancı oyuncu kaliten kadar varsın!
Hadi Tomane ve Boli sakatlıkları nedeniyle yok. Gyasi’nin kenarda, Pliman’ın ve Yameogo’nun kadroda dahi olmayışlarına ne demeli. Aslında anlatıyor her şeyi bu. Çok sayıda pozisyona girmiş olsan, direklere takılmış olsan da…
Temeldeki sorun şu: Toplam kalite! Kaliten kadar varsın ve yapabileceklerin bir yere kadar sınırlı.
Oysa ki, Altınordu savunmasının yumuşak karnı defanslarının göbeğini yeterince taciz etmeyi bildi Samsunspor. Hatta Sinan’ın tam bir direnç noktası oluşturmayı bildiği bir günde…
Yine de sonuç alınamadı çünkü; karambole atılan toplar ile çoğunlukla şans arandı. Meselenin “Bam teli” burasıydı işte: Bir başka planın devreye girmemesi.
Özellikle maçın son bölümünde gömülen bir rakibe karşı en etkili dış şut silahınız İlyas Kubilay’ı sahada görmek ister insan. Ya da Savicevic’i! Ertuğrul Hoca nedendir yok saydı bu problem çözücü yöntemi.
Bir başka hayal kırıklığı ise duran toplara dair...
Veli’nin güçlü referansları var Menemen’den. Ama o da yokları oynuyor diğer arkadaşları gibi.
Salt oyuncu üzerinden okumak doğru olmaz bu durumu.
Heyecan verici veya zihin karıştırıcı hiçbir varyasyon göremiyor kimse. Hem de duran toplar futbolun en önemli ayrıntılarından biri haline gelmişken… Hoca ve ekibinin duran toplara daha fazla kafa yorması gerekmez mi?
Bu takımın jokeri halen Erkam Reşmen. Hani sezon başında gönderilmesi bile gündeme gelen ama her türlü saygıyı sonuna kadar hak eden tam bir profesyonel olan Erkam Reşmen.
Aysbergin altında yatan sorunun cevabıdır aynı zamanda bu.