Samsun Büyükşehir Belediye Meclis üyelerinden birisi işyerinin önüne gelince otomobilinden indi.
Elindeki anahtarla yolun kenarındaki demir direğin kilidini açtı, direği çıkardı otomobilini direği çıkardığı yere bıraktı.
Oysa yirmi metre ileride caddede Büyükşehir Belediyesi’nin parkmetreleri vardı.
Aracını oraya koymak yerine ücretsiz bölümü tercih etti sizin anlayacağınız.
Takımdım kendisine:
“Her önüne gelen yollara kazık çakıyor, siz de mi çaktınız?”
“Hayır” dedi önce, sonra açıkladı:
“Bu kazıkları … taktı buraya. Ben bir anahtarını aldık kendi otomobili yoksa ben bırakıyorum.”
“Peki, bu katıkları söktürmek sizin işiniz değil mi?” diye sordum bu kez.
“Hayır, burası Büyükşehir Belediyesine ait değil, İlkadım Belediyesi karışıyor buraya” dedikten sonra garip bir tutum içine girip bu kez Büyükşehir Belediyesi’nin meclis üyesi sordu:
“Bu yolun sonunda Jandarma’nın lojmanları var, orada o kazıklardan kaç senedir var, neden sesinizi çıkarmadınız, şimdi de ben bırakıyorum otomobilimi.”
Hep denilir ya, “Zihniyet değişiyor” diye.
İşte örneği.
Bu meclis üyesi AK Partili.
Dayanamadım, bu ifade biraz ağır geldi bana.
“Jandarma’nın oraya çaktığı kazıkları kaldırtsaydınız ya. Bana öyle sorular soracağınıza görevinizi yapsaydınız ya. Hem görevinizi yapmayacaksınız hem de tafra satacaksınız, sonra da “görev yapıyor diye bu milletin parasını alacaksınız oturum adı altında” öyle mi?
Meclis üyesi arkadaş,
Buradan yine uyarıyorum:
Ey ilgililer ve de yetkililer, şu otomobil park işi can yakacak böyle giderse…
Bugün sokakların sahiplenmesine ses çıkarmayanlar yarın koltuklarında rahat oturamayacaklar sanırım.
Bugün sokakları kazıklamalarına ses çıkarmadıklarınız yarın oturduğunuz koltuklara da kazık çakabilirler, benden hatırlatması…
MENDİREK NEDEN UZATILIYOR?
Yelken Kulüp’ün de içinde bulunduğu, batı park dolgu alanında yer alan marinanın mendireği uzatılıyor.
Gelip geçerken görüyorum da yazmak bugüne kısmetmiş.
Sahi bu mendirek niye uzatılıyor?
????
Galiba anladım…
Malum yerde otel inşaatı için kazılar başladı.
İş makineleri çalışıyor.
Otel kaç kat olacak bilmiyorum da en son limit kullanılacaktır herhalde.
Yasa ne derse desin.
O otel bitince hazırda mendireği olsun diye uzatılıyor sanırım. Deniz dalgaları sahilini bozmasın diye uzatılıyor da olabilir.
Hatta oradaki marinanın otele devredilmesi de söz konusu olabilir diyorlar. O nedenle Üniversite’nin alt tarafından bir başka marina yapılıyor ve yelken kulüp de oraya gönderilecek deniliyor.
Oradaki Fener plajının da otele yamanacağı iddiaları var.
Kısacası vatandaş giremeyecekmiş…
Hayırlısı, bekleyip göreceğiz.
Olsun, hizmet getiriliyor…
Varsın vatandaş orada denize girmesin, varsın halkın malı yelken kulüp yerine otele verilsin, ne çıkar değil mi?
Samsun büyüyor ya…
Samsun gelişiyor ya…
SAMSUNSPOR KÜME DÜŞMEYECEKMİŞ
Sadece Samsun değil, hiçbir takım düşmeyecekmiş.
Nasıl olur demeyin, Türkiye’de her şey olabilir.
Mahkeme kararı bile olmadan Ankaraspor küme düşürülmedi mi?
Düşürüldü.
Ankaraspor yeniden lige dönüyor, çünkü davayı kazandı.
Şike dediler, hangi takımlar düşürüldü veya puanları silindi?
Hiçbirisi.
Neden?
Kanun değişti.
Lig neden 22 takımla oynanmasın ki?
Kanun yine değişir.
Hele de önümüzde seçim var…
Samsunspor’u kim küme düşürebilir ki???
GÜNÜN FIKRASI
Yaşlı bir adam emekliye ayrılıp kendisine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler bağırıp, çağırarak. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam önlem almaya karar verir.
Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve, "Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 lira vereceğim..." der.
Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der: "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı; bundan böyle size sadece 50 kuruş verebilirim."
Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları: "Bakın" der, "Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 25 kuruş verebilirim, tamam mı?"
"Ama olmaz ki be amca!" der içlerinden biri, "Günde 25 kuruş için buna devam edeceğimizi sanıyor yanılıyorsun! Biz işi bırakıyoruz."
GÜNÜN SÖZÜ
Kararsızlık ve gecikme, başarısızlığın sebebidir. W.E.Channing
DUVAR YAZISI
Nişanlıyken erkek konuşur kız dinler; evlenince ikisi konuşur mahalle dinler!