Cumhurbaşkanı adaylarının TV ekranlarında (yandaş olmayanlarda) konuşmalarını izliyorum. Öyle sanıyorum ki sorulan sorulardan hangi kanalın yandaş hangisinin yandaş olmadığını anlıyorsunuzdur.
Hangi adayın bilgili ve kültürlü olup olmadığından bahsetmek amacında değilim, zaten konuşmaları tek kulağıyla dinleyenler anlıyorlar ve notlarını veriyorlardır.
Bu seçimlerde sadece Cumhurbaşkanı seçilmeyecek, milletvekilleri de seçilip Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gidecekler. Orada ne yapacaklar şimdiden kestirmek zor. Ne yapıp yapmayacaklarıyla ilgili görüş beyan etmek yerine başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum, belki gözünüzden kaçmıştır.
Milletvekili yaşının 18’e indirildiği biliniyor. Kimler giderse gitsin bu arkadaşlar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kanun çıkarılması veya reddedilmesi konusunda görüşlerini dile getireceklerdir. Ya söz alp konuşacaklar veya parmak kaldıracaklardır.
“Türkiye’nin savaşa girip girmemesi” konusunda da fikir beyan edecekler ve ülkenin kaderini çizeceklerdir.
“Seçim sisteminin değişip değişmemesi” konusunda karar vereceklerdir. Bu örnekleri istediğiniz kadar da çoğaltabilirsiniz. Devlet, demokrasilerde tek adamın isteğiyle değil Meclisin kanunlarıyla yönetilir. Umarım bundan sonra böyle olur.
Devleti kimin hazırladığı kanunla yöneteceğiz?
Size seçme ve seçilme ile ilgili kanunun değine bir maddesinden bahsedeceğim, belki gözünüzden kaçmıştır. Aynen şöyle:
Yeni Madde: Madde 3.
Seçilme yaşı 18’e indirildi.
Seçme durumunda bir “tercih” seçilme durumunda ise “temsil” kabiliyeti önem arz eder.
Toplumun ekonomik, siyasi ve sosyal meselelerinin çözümü için üretilen alternatif çözüm önerileriyle ilgili tercihte bulunmak üzere seçme yaşını 18’e düşürebilirsiniz. Gençlerin oyunu devşirebilmek için mi bu yaş oranı düşürüldü.
Türkiye’nin geleceği siyasi rant uğruna mı düşürüldü?
Seçme ve seçilme yaşını 18’e indiren iktidar, 23 yaşından gün almayanlara C, D ve E sınıfı ehliyet belgesi almalarına izin vermiyor.
Seçilme yaşı 18’e düşürülüyor. Demek ki iktidar oy devşirmek için otobüs ve kamyon direksiyonuna oturtmadığı vatandaşını Türk Milletinin kaderinin yazılacağı direksiyona oturtabiliyor.
Sonra da Türk Milletinin geleceği onuşunda tehdidi yurt dışında arıyoruz, neden içerde de aramıyoruz?
