Kiliseye bir papaz atanmış, papaz gelir gelmez ilk işi eski çanı değiştirmek olmuş.
Çan çalmak için geldiğinde bakmış bir de ne görsün, karganın biri çana pislemiş, neyse temizlemiş. Ertesi günü çan çalmaya geldiğinde aynı manzarayla karşılaşmasın mı?
Papaz kargayı yakalamaya karar vermiş; fakat ne yaptıysa bir türlü yakalayamamış.
Demiş ki, bir vatandaşa sorayım. Birilerine olayı anlatmış ve sormuş:
Ben bu kargayı nasıl yakalarım?
Vatandaş kolay demiş bir parça peynir, peynirin yanına da bir kadeh rakı koy, yakalarsın.
Papaz “nasıl olur mu öyle şey” demiş.
Vatandaş izah etmiş “karga peyniri yiyecek sonuç da susayacak rakıyı su diye içecek ve sarhoş olacak.”
Papazın aklına yatmış, vatandaşın anlattığını harfiyen yapmış.
Papaz çan çalmak için geldiğinde bakmış ne görsün, karga yerde yatıyor.
Kargayı tutmuş.
“Ulan demiş sana Hristiyan desem kilisenin çanına pislemezsin, Müslüman desem rakı içmezsin söyle lan söyle sen nesin?”
Karganın cevabı nasıl olmuş dersiniz?
“Kargayım lan kargayım…”
REKLAM KONUŞTURUYOR
TV’de bir firmanın reklamlarını izliyorum.
Hemen hemen kanalların çoğunda var bu reklam.
Milyon dolarlık evler yapılmış.
İstanbul’un bilmem neresindeymiş.
Hem de metro geliyormuş oraya…
Dün konu bir çay ocağında gündeme geliverdi.
Soru şuydu:
İşinden evine, evinden işine metro ile gelip giden vatandaş milyonluk daireyi nasıl alacak?
Dünden beri su sorunun cevabını düşünüyorum, düşünüyorum da bulamıyorum.
Sahi nasıl alacak???
Reklamın kötüsü olmaz demişler, doğru galiba bakın konuşturuyor işte
BİLGEYE SORULAR
Bir bilgeye sormuşlar:
"Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
"Terzimi severim," diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
"Aman üstat, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?"
Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:
"Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.
XXX
Bir bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sormuşlar, "Deneyim" demiş. O deneyimi nasıl kazandın, diye sormuşlar "Hatalarımla" demiş
XXX
Bir bilgeye sormuşlar:
Efendim canınız ne istiyor? Bilge cevaplamış:
Canım hiçbir şey istememeyi istiyor.. ve devam etmiş.. Bu ruh halinin adı gönül yorgunluğudur..
XXX
Bilgeye sormuşlar dünya da en güzel şey ne diye?
´Sevmek´ demiş...
Peki sonra? demişler...
´Sevilmek´ demiş...
Peki, neden sevmek sevilmekten önce geliyor? demişler...
O da demiş ki ´insan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir...
XXX
Bir bilgeye sormuşlar en mutlu insan kimdir. İşte o dağdaki çobandır demiş.
Neden diye sormuşlar.
Çünkü demiş insan bildikleriyle yaşar, onun bildikleri koyunları ve çevresiyle sınırlı kendisini mutsuz edecek veya kafasını karıştıracak fazla bir bilgiye sahip değil.
NEYZEN TEVFİK’TEN
Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti!
GÜNÜN SÖZÜ
Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır şekilde davranmazsan cahilsin demektir.