Bank Asya’dan Süper Lig’e çıkmak çok zor. Bunu en iyi bilen takım da sanırı Samsunspor’dur. Kırmızı Siyah Beyazlı takım yanlış yönetim, yanlış transfer ve yanlış idare sonucu geldiği yere doğru paraşütsüz iniş yapıyor.
Bu başlığı atmak bile inanın zoruma gidiyor.
Ancak gerçek bu.
İstanbul Büyükşehir Belediye karşılaşmasından sonra kulağıma ilginç bir serzeniş geldi:
“Şuraya bakın istifa diye bağırabileceğimiz bir teknik direktörümüz bile yok…”
İşte işin özü bu.
Kim tarafından lanse edildiği bile açıklanmayan bir yabancıyla teknik direktör diye sezon başında anlaşma yapacaksınız, sonrasında transferlerini gerçekleştirdiğiniz futbolcuları “al da çalıştır” diye vereceksiniz.
Baktınız olmuyor, bunu bile bile taraftara umut dağıtacak sonrasında aldığınız futbolcuları kadro dışı bırakacak ve satacaksınız, yerine de yenilerini alacaksınız.
Aldığınız bu futbolculardan bazıları sakat çıkacak verdiğiniz para yine boşa gidecek siz şehre ve taraftara yine umut dağıtacaksınız.
Yönetiminizin yarısına yakın bölümü istifa edince bile gerçeği göremeyecek Samsunspor’u uçurumun kenarına kadar getireceksiniz.
Sonra ise işte teknik direktörü değiştirdik diye taraftarın karşısına çıkacaksınız.
İBB karşısında sahada olan acemiler güruhunu izleyen, anlaşma yapan yeni teknik direktör ben olsaydın Samsun’u akşamdan terk ederdim.
Mesut Bakkal’la sezon sonuna kadar anlaşma yapılmış.
Neden?
Bu takımın sezon sonunda düşeceğini Mesut Bakkal mı biliyor ve birkaç aylık maaş almak için geliyor Samsun’a yoksa Samsunspor yönetimi mi havlu atmış da bırakmak için sezon sonunu bekliyor?
İnanın canım yanıyor, o nedenle İBB maçının kritiğine bile gelemiyorum bir türlü.
Aslında neyin kritiğini yapacaksın ki!
Süper Lig’in belki de en iyi kontratak futbolu oynayan takımına karşı defans güvenliği almadan atağa çıkacaksınız.
Eğer oynayacağınız takımın özelliklerini bilmiyorsanız takımın başında sahaya siz çıkmayın.
Bırakın Adnan Sezgin çıksın takımın başında sahaya.
Yazıktır, günahtır.
Samsunspor göz göre göre Bank Asya Lig’ine düşüyor.
Belki de düşürülüyor…