Hey gidi Samsun hey…
Sen ne garip bir kentsin.
Garip bir kentsin de bundan sonra da garip kalmaya mahkûm edilmişsin.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi bünyesinde bir yazarlık merkezi kurulmuş, bunun kamuoyuyla paylaşılması için bir toplantı düzenlenmişti geçenlerde.
Bu toplantının katılımcılarından birisiydim.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Hüseyin Akan’ın girizgâhının ardından kürsüye “Yaratıcı Yazarlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yavuz Demir” geldi.
“Merkezin İzmir'in Seferihisar ilçesinde Teos Antik Kenti'nde Teos Uluslararası Yaratıcı Yazarlık Merkezi'ni de oluşturduk” diye söze başlayan Prof. Demir merkezin Samsun yerine İzmir’de açılmasının nedenini de açıkladı:
Teos kıralı filanca, dört bin yıl önce çeşitli yerlerde baskı gören yazar ve sanatçıları ‘Gelin ben size baskı uygulamayacağım’ diyerek davet etmişmiş de işte o nedenle Teos’ta açılıyormuş…
Dört bin yıl önce bu yazarların kitaplarını nereye yazdıklarını gerçekten merak ettim.
Merakımı gidermek için soru soracaktım olmadı.
Neden soramadığımı da spekülasyonlara yer vermemek için açıklayayım dedim.
Prof. Demir konuşmasını bitirince soruları alacağını dile getirdi. Tam sorumu soracaktım ki ‘Burada ayakta mı cevap vereyim yoksa oturduğum yerde mi?’ diye sordu.
Biraz kinayeliydi bu soru ancak işe bu taraftan bakmadım.
Yerine oturdu, bu sırada mikrofon da, sorumu sormam için bana uzatıldı.
İşte tam bu sırada kıymetli Prof. “Bir görselimiz var soruyu ondan sonra alayım” deyiverdi.
Bendeniz de “Yaşlı adamım zaman geçince unutuveririm” diye ısrar ettim, ancak ipleyen olmadı.
Görsel tamamlandıktan sonra mikrofonu getirecek oldular bu kez de bendeniz” soru sormayacağımı” ilettikten sonra kalktım. Hazurun ile vedalaşan birkaç arkadaşla birlikte toplantıdan da ayrıldık.
“Herkesin bir hikayesi vardır” diyerek yola çıkan Merkezin Saygıdeğer Müdürüne orada soramadıklarımı burada sorayım…
-Herkesin bir hikayesi vardır diyorsunuz soru bile almıyorsunuz, neden?
-Samsun yerine OMÜ’nin İzmir’de bir merkez açması sizce normal mi?
-İnsanların yazı ve roman yazması için merkez açıyorsunuz, insanların düşündükleri henüz karalama aşamasındaki yazılarıyla ilgili tutuklanıp aylarca cezaevinde kaldıkları Türkiye’de Yazarlık Uygulama Merkezi açmak normal bir durum mu?
-Konuşmanızda merkezin ortaklarından Amerika ve İngiltere’deki iki üniversiteyi de saydınız, bu projenin arkasında Soros var mı?
-Samsun’da düzenlediğiniz bir basın toplantısında İngilizce metin dağıtmanızın gerekçesi neydi?
Not: Hocam, lütfen söyler misiniz benden uluslar arası bir yazar olur mu?
SORUMLULAR KİMDİR?
18 Mart günü Samsun’un yetiştirdiği duayen yazarlardan Osman Kara’nın Köksal Ersayın Anadolu Lisesi’nde günün anlam ve önemini anlattığı bir sunumu vardı.
Bu sunumun izleyicileri arasındaydım.
Okulun Müdürü Sayın Selim Özbalcı’nın davetlisi olarak gittiğim okulda kelimenin tam anlamıyla şaşkına döndüm.
Neden?
Okulda bu tür etkinliklerin yapılabileceği bir salon yoktu.
Olması gerekir miydi?
Elbette.
Peki neden yoktu?
?????
Ancak okul müdürü sorunu çözebilmek için kapalı devre bir sistem oluşturmuş ve tüm sınıflardan konuşmalar izlenebiliyor.
Gelelim salonun neden olmadığına…
Bu olun, diğer bazı okullar gibi hayırseverler tarafından yaptıkları yardım nedeniyle ismi verilenlerden birisi.
Böyle okulların artması en büyük dileğim.
Sisteme göre hayırsever okulun başlangıç akçesini veriyor, bu akçe 200 ile 300 bin lira arasında oluyor. Sonrasında, arsa belediye tarafından sağlanıyor okul da İl Özel İdaresi tarafından yaptırılıyor.
Bu okullar sanırım tek tip proje olarak uygulanıyor.
Okulda proje gereği salon var mıdır yok mudur bilmiyorum.
Eğer salon projede varsa ve yapılmadıysa, bu okulun kabulüne imza koyan Milli Eğitim ile Bayındırlık ilgilileri sanırım direkt sorumlulardır.
Yok, projede salon yoksa Böyle bir projeyi kabul eden ve uygulamaya koyan sistemi sorgulamak gerekir.
GÜNÜN FIKRASI
Nasa Mars'a insan gönderecekmiş. Sadece bir kişi gidebilecek, giden de geri dönemeyecekmiş. İlk aday olan mühendise bu iş için ne kadar isteyeceğini sormuşlar:
"1 Milyon Dolar." demiş ve eklemiş "Kızılhaç'a bağışlayacağım."
İkinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuşlar. Doktor:
"2 Milyon Dolar." demiş. "Bir milyonunu aileme vereceğim bir milyonunu da tıbbi araştırmalara bağışlayacağım."
Üçüncü aday olan Temel aynı soruya:
"3 Milyon Dolar." diye cevap verince yetkililer neden herkesten fazla istediğini sormuşlar. Temel yetkililere doğru eğilmiş, kısık bir sesle:
"1,5 milyonunu ben alırım, 1,5 milyonunu size veririm, mühendisi de Mars’a göndeririz."
GÜNÜN SÖZÜ
Politika politikacılara bırakılmayacak kadar önemli bir konudur.
Charles De Gaulle
DUVAR YAZISI
Eğer bu dünyayı biz pisletiyorsak, peki nerede bunun sifonu?