Koronavirüs salgını, 1 milyondan fazla insana bulaştı ve ölüm oranı yüzde 5’in üzerinde. Dünyanın en güçlü ülkeleri, tarihlerindeki en büyük krizin eşiğine geldi. Dünya ekonomisinin ve pek çok teknolojinin merkezi olan ABD’de 30 ila 50 milyon insanın işsiz kalması bekleniyor. Avrupa ve Türkiye için de tahminler iç açıcı değil. Gözle görülmeyen bir düşman, tüm insanlığı ve insanlığa ait "modern" olarak bildiğimiz düzeni dize getiriyor.
Bütün ülkeler büyük bir sosyal deneyin kobayı oldu:
Dünya üzerinde mümkün olan tüm sektörlerde evden çalışma sistemine geçildi. Neredeyse tüm okullar ve üniversiteler eğitimi uzaktan sürdürme modelleri üzerinde çalışıyorlar. Tüm bunlar insanların sadece uzaktan iletişim kurmak zorunda olduğu sosyal sistemleri hayatımıza getirdi. Bundan önce pek de yaygın olmayan sistemler birden hayatımıza girdi.
Hükümetler, eğitim kurumları ve büyük şirketler normalde böylesine büyük çapta denemeleri asla kabul etmezler, çünkü tüm çalışanların ve tüm öğrencilerin evlerine gönderilmeleri riski de beraberinde getirir. Verim düşer. Şimdiden zorunlu olarak birbirimizden uzaklaştığımız iş ve eğitim hayatlarımız, dünya çapında milyarlarca dolar zarara neden oldu.
İlk kez küresel bir kriz sırasında tüm insanlar takip edilebiliyor:
Günümüzden 20 yıl önce insanları gözlemeyi sağlayacak teknolojilerimiz yoktu. Hükümetler, her vatandaşını takip edecek ajanlara sahip değildi. Ancak şimdi her devlet bu teknolojik imkanlara sahip. Akıllı telefonlarımız, şehirlerdeki binlerce yüz tanıyan kamera sistemleri birden önem kazandı. Tüm bilgilerinizle entegre çalışan yeni nesil salgın takip uygulamaları da buna eklenince teknoloji, krizin çözümünde en büyük araca dönüştü. Ancak bu durum kalıcı olabilir.
Verilen gizlilik savaşının sonu mu?
Koronavirüs salgınından sonra devletlerin salgın sırasındaki meşruiyet kazanacak teknolojileri geri çekmeyeceğini savunuyor. Çünkü şirketler ve devletlerin elinde artık kanıtlarıyla birlikte bahaneler var. Herkes, ikinci bir virüs salgını yaşanması ihtimalinden korktuğunu bahane ederek insanları izlemeye devam edecek gibi görünüyor. Bu da teorik anlamda yıllardır verilen gizlilik savaşını bizim kaybettiğimizi gösteriyor.
Sapiens: Hayvanlardan Tanrılara İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi kitabının yazarı, Yuval Noah Harari ise koronavirüs sonrası dünya hakkında şunları söyledi;
İnsanlık şimdi küresel bir krizle karşı karşıya. Belki de neslimizin en büyük krizi. İnsanların ve hükümetlerin önümüzdeki birkaç hafta içinde alacağı kararlar muhtemelen gelecek yıllar için dünyayı şekillendirecek. Sadece sağlık sistemlerimizi değil ekonomimizi, politikamızı ve kültürümüzü de şekillendirecekler. Hızlı ve kararlı davranmalıyız. Ayrıca eylemlerimizin uzun vadeli sonuçlarını da dikkate almalıyız. Alternatifler arasında seçim yaparken, kendimize sadece acil tehdidin nasıl üstesinden gelineceğini değil, aynı zamanda fırtına geçtikten sonra nasıl bir dünya yaşayacağımızı da sormalıyız. Evet, fırtına geçecek, insanlık hayatta kalacak, çoğumuz hala hayatta olacağız - ama farklı bir dünyada yaşayacağız.
Birçok kısa vadeli acil durum önlemleri hayatın bir armatürü haline gelecektir. Acil durumların doğası budur. Tarihsel süreçleri ileriye taşırlar. Normal zamanlarda yıllar süren müzakerelerin alınabileceği kararları birkaç saat içinde alınır. Olgunlaşmamış ve hatta tehlikeli teknolojiler devreye giriyor, çünkü hiçbir şey yapmama riskleri daha büyük. Bütün ülkeler büyük ölçekli sosyal deneylerde kobay olarak hizmet vermektedir. Herkes evden çalışıp sadece uzaktan iletişim kurduğunda ne olur? Tüm okullar ve üniversiteler çevrimiçi olduğunda ne olur? Normal zamanlarda hükümetler, işletmeler ve eğitim kurulları bu tür deneyleri yapmayı asla kabul etmezler. Ama bunlar normal zamanlar değil.