Basın İlan Kurumu (BİK), yazılı ve görsel medyada ‘Basın Ahlak Esasları’nda değişiklik yaparak, ‘Suçu ve suçluyu övecek, halkı kin veya düşmanlığa tahrik edecek yayın yapılamaz’ ilkesini ekledi. ‘Terörü özendirecek yayın yapılamaz’ ilkesi, ‘Terör örgütleri, bunların üyeleri ve olaylar hakkında bilgi ve görsellere, bu örgütleri meşru gösterecek şekilde yer verilemez’ şeklinde genişletildi. Düzenleme, gazetelerin internet siteleri ve sosyal ağları da kapsıyor.
Terör veya şiddeti övmek, özendirmek, teşvik etmek, kolaylaştırmak, suç işlemeye azmettirmek sadece basın etik kurallarına değil; aynı zamanda Türk Ceza Kanunu (TCK)’ na da aykırı. Avrupa’da bu ilkeyi, mahkeme veya BİK benzeri kurum veya kurullardan önce; basın mensuplarının oluşturduğu ‘Basın Etik Kurulu’ denetliyor ve yayını süreli durdurabiliyor veya toplatabiliyor, arkasından da yargı süreci geliyor.
Eşini öldürmeyi düşünen bir babanın ‘oğlu az ceza alır’ düşüncesiyle oğlunu annesini öldürmesi için teşvik ve tahrik etmesi düşünce özgürlüğü olamayacağı gibi şiddet ve terörü övmek, teşvik ve azmettirmek de fikir özgürlüğü olarak değerlendirilemez.
İngiltere’de şiddet ve teröre karşı olmayan birisinin kitle iletişim araçlarından yararlanma hakkı yoktur. Şiddet ve teröre karşı olmayan bir kişi dünyanın en iyi jinekoloğu olsa da TV’de veya yazılı basında kadın hastalıklarıyla ilgili de olsa açıklama yapamaz. İnsan olmanın şartlarından birisi şiddet ve teröre karşı olmaktır.
‘DİN İSTİSMARI’ İLKESİ GENİŞLETİLDİ
Eski metinde yer alan ‘Din istismar edilemez’ ilkesi, yeni metinde ‘Din ve dini duygular yahut dinen kutsal sayılan değerler istismar edilemez ve kötüye kullanılamaz’ şeklinde değiştirildi.
Din veya dini duyguların istismarı bizim gibi toplumlarda Batı toplumlarından çok daha yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır. Hayat veren havanın kasırgaya, hayat veren suyun sele dönüşerek hayatları söndürmesi gibi hayat veren din de istismar edildiğinde hayatları söndürüyor.
AİLE YAPISINI BOZMAYA YÖNELİK YAYIN YAPILAMAZ!
‘Toplumun temeli olan aile yapısını bozmaya yönelik ve ailenin korunmasına aykırı; Türk toplumunun ortak milli ve manevi değerlerini zayıflatmaya yönelik yayın yapılamaz’ ilkeleri de yeni düzenlemede yer aldı.
Müge Anlı, Esra Erol’un başını çektiği gerçek şovlar (Reality Show), gerçek kişilerin katıldığı programlar, Acun Ilıcalı’nın hayatta kalma (Survivor) programı v.b. gibi programlar aile yapısını da aileyi de milli ve manevi değerleri de paramparça etmesine rağmen en çok izlenen saatlerde ( prime time) şifresiz bir şekilde herkes tarafından izlenebiliyor.
Bu programlar, gerçek kişiler tarafından oynanan şov programları olup toplumu çürütmeyi, toplumu bir arada tutan değerleri yok etmeyi amaçlar. Sıcak suya atılan kurbağa, sıçrayarak sudan kurtulurken, ılık suya bırakılıp, yavaş yavaş su ısıtılırsa kurbağa ısı değişimini fark edemez, belirli bir zaman sonra pişerek ölür. Reality şovlarda da çok uç, istisnai, şok edecek, hayret uyandıracak olaylar seçilerek izleyici ekran karşısında tutuluyor, izleyici hiç aklına gelmeyecek ahlaksızlıklara tanıklık ediyor, ahlaksızlıklar keşfediyor.
Uzun sözün kısası; mevcut demokratik hak ve özgürlükler, kullanılmadığı, yenilerinin alınması için mücadele edilmediği sürece, yasa veya kitaplarda bulunması hiçbir anlam ifade etmez.
Her hakim ve savcı okuduğunu anlamakla sorumludur. Ancak birçok konuda bilirkişiye ihtiyaç duyulduğu gibi siyasi konularda da neyin suç neyin yasal olduğuna Avrupa’da bilim kurulu karar veriyor.
Maliye Bakanı Nurettin Nebati, 2022 yılı enflasyon rakamını yüzde 9’un altında açıklarken, TÜİK bile yüzde 70’in üstünde açıkladı. Bakan Nebati yalan mı söyledi, yanlış mı söyledi? Sekiz kat yanılma olur mu? Bakanın yanıltıcı bilgisi vermesi, halkı yanıltmasının bir bedeli olması gerekmiyor mu?