Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Hakan Ural’ı çevre ve medya konulu etkinliğe konuşmacı olarak davet etti. Davet SMS’le bakanlık personeline duyurulunca ‘Başkasını bulamadınız mı?’ diyen personelden kendini aşağılanmış hissedenler oldu. Ne çevre ne de medya ile ilgisi olan Ural’ın konuşmacı seçilmesi Bekri Mustafa’yı hatırlattı.
Cenaze namazı için soğuk bir havada Sultan Ahmet Camisi’nin avlusunda toplananlar uzun süre imam beklediler, ancak imam bir türlü gelmedi. Cemaat namaz kıldıracak birini ararken, sarhoşların şahı olarak tanınan, başında kavuğu sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa'yı Hoca zannederek namaz kıldırmasını söylerler. Hoca olmadığını söylese de kimseyi inandıramaz, karga tulumba cenazenin başına getirilen Bekri tabutu aralar ölünün kulağına bir şeyler fısıldar.
Cemaat ölüye ne söylediğini merak eder, Bekri gülerek cevap verir. Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun, eğer orada bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri imam oldu dersin, onlar durumu anlar dedim. Ural’ın bakanlığın konuşmacısı olmasıyla Bakri’nin Sultan Ahmet’e imam olması arasında ne fark var?
İngiliz özlü sözüne göre; bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, nasıl yapılamadığını ses çıkarmadan izlemek zorunda kalmak en büyük psikolojik işkencedir. Bilmeyenin anlatmasını dinlemek zorunda kalmaktan daha kötüsü, doğrusunu bilindiği halde yanlışın savunulmasıdır. TV programlarının çoğunda böyle oluyor.
Puansız, makalesiz, dilsiz, kitapsız, yalan makinesi gibi konuşan çok sayıda profesörün hocalık yapması Bekni’nin imamlık yapmasından farklı değil; yalanları inanarak söylüyorlarsa cahiller, inanmadan söylüyorlarsa psikolojik işkence çekiyorlar.
Siyasetlerinden daha kötüsü; hocalık yapmaları, yalanı ister bilerek ister bilmeyerek söylesinler; her iki durumda da hocalık ehliyetleri yok. Ehliyetsiz sürücü kaza yapar; yol ve yolcu güvenliğini, ehliyetsiz akademisyen gençleri eğitemez, yalan, yanlış şeyler söyler milletin ve devletin bekasını tehlikeye düşürür.
Sürücü ve yardımcı sürücünün dışında herkesin ağır vasıta ehliyeti olan bir otobüs kaza yapar mı? Yapar, çünkü ehliyet sürücü ve yardımcı sürücüde olması gerekir, arka koltuklarda oturanların ehliyetinin olması sürücü olmadıkları sünücü bir işe yaramaz.
Uzun sözü kısası; siyasetçiler akıllı, aklını kullananı sevmiyor. Kendilerine kul, abdi memlük (eşya), aparat, beyinsiz mankurt, istedikleri gibi oynatabilecekleri kuklalar arıyorlar. Ferrari, Porsche garajda dururken Şahin’le yarışa giriyorlar. Bu seçimde de ayrı manzara ile karşılaşırsak, bu sefer gerçekten evdeki hesap çarşıya uymayacak.