Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı (ABB) Mansur Yavaş ile su baskınları sonrası makamında görüşen İçişleri Bakan Süleyman Soylu’nun pantolonunun ıslak, ayağında bot bulunması, afet bölgesinde verdiği mücadeleyi gösterirken, Yavaş'ın grand tuvalet makamında oturması yandaş medyanın dikkatini çekmiş, gözünden kaçmamış.
Kullanılmayan dinozorlu parka 750 milyon dolar gömen eski Başkan Bşk Melih Gökçek’in 20 yıldan fazla başkanlık yaptığı, milyarlarca lira harcadığı halde Ankara’ya yeterli altyapı yapmadığı yandaş medyanın dikkatini çekmemiş, dikkatinden kaçmış.
Ankara’da ilk kez mi yağmur sorun oluyor? Melih Gökçek geldi geleli bereket olan yağmur felaket oluyor Ankara’da betonlaşma arttıkça yağmur toprakla buluşamadığı için sele ve su baskınlarına neden oluyor.
Yağmura göre altyapı yapmayan başkanlar, yaptıkları altyapıya göre yağmayan yağmuru suçlayarak bugünlere gelindi. Samsun’da da Ağabali Caddesi’nde altyapı yetersizliğinde iki kez araçlar Modern Pazar’dan itibaren sürüklenerek eski Adliye’nin önünde yığıldı, işyerlerini su bastı.
Canik’te TOKİ evlerinin alt katında, AVM’de 14 kişi boğuldu. Belediyelerin görünmeyen yerlere yatırım yapmaması bu felaketlere neden oluyor. Daha sonraki yıllar kısmen de olsa Samsun’da iyileştirme çalışmaları yapıldı ve önemli oranda su baskınları önlendi.
Ancak halen sahil yolunun altındaki kanal ve büzlerin yetersizliği buralarda su baskını tehdidini barındırıyor. Derin kanal deniz suyunun girmesine, neden olduğu için derin değil; geniş kanal yapılması gerekirken, maliyetin artması nedeniyle halen kanallar yetersiz.
SOYLU’NUN ÇİZMELERİ YAVAŞ’IN AYAKKABILARI
Neymiş Soylu alanlardaymış, pantolonu ıslak, ayağında çizme varmış da Yavaş takım elbiseliymiş. Soylu çizmeleri giyeceğine yeterli altyapı yapmayan eski Başkan Gökçek’e soruşturma izni verseydi bugün Ankara’yı su basmazdı. Sorunun çözümü alanlarda ıslanmak değil; makamda işini doğru yapmakmış.
Anekdot: Fabrika sahibi yıl sonunda zarar edince müdürü değiştirmiş. Patron ne zaman fabrikaya gelse, yeni müdürün ya muhasebede ya pazarlamada ya da üretim kısmında harıl harıl çalıştığını görmüş ve çok sevinmiş. Yıl sonu eskisinden de çok zarar ettiğini görünce müdürü yeniden değiştirmiş. Patron yeni müdürü her geldiğinde müdüriyette bulunca çok üzülmüş.
Arı gibi çalışanlar zarar ederken, bu müdür makamında hımbıl hımbıl oturarak fabrikayı batıracak diye endişeli bir şekilde yıl sonunu beklemiş. Bir de ne görsün! Yüksek kazançlı bir yıl olmuş. Patron ‘diğer müdürler farklı departmanlarda işin başında olduğu halde zarar ederken siz oturarak nasıl başardınız’ demiş.
Son müdür, ‘Müdür beyindir, beyin yerindeyse tüm organlar çalışır, bir organın yerine geçerse sadece o organ çalışır’ demiş. Yani başkanlar başkanlıkta bulunursa her yere bir yere giderse sadece o yere müdahale eder. Siz görüntüye değil; sonuca bakın. Parmağa değil; parmağın gösterdiği yere bakarsanız görürsünüz.