Başbakan Erdoğan’ın Samsun’a gelişi, ‘Yeni Türkiye’nin temellerinin ilk adımını atmak için Samsun’a geliyor’ şeklinde GSM mesajıyla duyruldu. Eskisi yıkılmadan yenisi kurulmaz. Amacını aşan bu duyuruya göre Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı seçilirse devleti yıkıp yenisini kuracak ki bu mümkün değil. Türk milleti Türk devletinin ebedi garantisidir.
Sayın Başbakan
Cumhurbaşkanı seçilebilmek için ilk turda geçerli oyların yarıdan bir fazlasını alması gerekir.
Ancak 30 Mart Yerel Seçimlerinde Sayın Başbakan tüm konuşmalarında Samsun’da olduğu gibi; adaylara değil; kendine oy istemiş, ‘Oyunuzu bana verin, kumpası bozun’ demiş ve 46 milyon seçmenden 20 milyonunun oyunu alabilmişti.. Katılım aynı olursa ve BDP-HDP kendi adayına oy verirse, Başbakan bu oy oranıyla ilk turda Cumhurbaşkanı seçilemez. 3 milyon oy eksik kalır. Geçen 3 ay içerisinde meydana gelen gelişmeler Başbakan’ın oyunu 3 milyon artırır mı?
Bu üç ay içinde neler oldu?
-TUBİTAK görevlileri değiştirildi. Göreve yeni getirilenler ‘Yolsuzluk kayıtları’ için ‘montaj’ dedi. Oysa aynı kayıtlar için Başbakan ‘Beni dinlediler, hatta kriptolu telefonumu bile dinlediler’ demişti. Bu açıklamalar basında geniş yer almasına rağmen hiçbir savcı soruşturma açmamıştı.
Davanın savcısıyım
-‘Ergenekon’ ve Balyoz Davası sanıkları serbest bırakıldı.
Başbakan Erdoğan ‘Bizim çıkardığımız ‘Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru’ hakkından yararlanarak çıktılar’ dedi. Ancak tutuklanırken de ‘Ben bu davanın savcıyım’ demişti.
Savcı, şüphelilerin tutuklanmaları için delil toplar, hangi maddelerden yargılanmaları gerektiğini belirler; iddianameyi hazırlar. Sayın Başbakan’ın tutuklamalardaki rolü mü, yoksa serbest bırakılmalardaki rolü mü etkili olacak?
- Türkiye’nin Suriye politikalarının yanlışlığı ortaya çıktı.
-Suriye’deki can kayıplarından Türkiye sorumlu görülmeye başlandı.
-Suriye’deki çatışmalar Irak’a sıçradı.
- Musul konsolosluğumuz IŞİD askerleri tarafından işgal edildi, tarihte ilk defa konsolosumuz ve konsolosluk çalışanları ve güvenlik kuvvetleri rehin alındı.
-Irak’taki Türkmen şehirleri Barzani’nin kontrolüne geçti. Türkmen yöneticileri suikastlere kurban gitti. Türkiye olayları izlemekle yetindi.
- PKK’ya kapsamlı bir af hazırlandı. Apo’nun usulsüz yargılandığı ileri sürülerek affedilmesi ve 2015 genel seçimlerinde siyasete atılması gündeme geldi.
- PKK ile yapılan müzakerelerden dolayı kimsenin yargılanamayacağına dair kanun çıkarıldı. (1980 Darbecilerinin Anayasaya geçici 15. madde olarak koydukları 12 Eylül dönemi görevlileri yargılanamaz maddesine benzer bir madde ceza kanununa ilave edildi) .Yapılanlar doğru olsa böyle bir yasaya gerek olur muydu?
-Birçok konuda basına sansür kondu.
Benzer gelişmeler oldu ve olmaya devam ediyor. Bu olaylar Başbakanın üç milyon daha faz la oy almasını mı sağlar, yoksa oylarını azaltır mı? buna seçmen karar verecek.
İkinci turda sadece iki aday yarışacağı için BDP’nin yaklaşık 3 milyona yakın oyu da Başbakan’a gideceği için, katılım son seçimlerden yüksek olmazsa Başbakan 2.turda seçimi alır.
Oy vermemek, Başbakana oy vermektir
Oylarını artırmadan da Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı seçilebilir. Geçerli oylar 40 milyonun altına düşerse 30 Mart’ta Ak parti’nin aldığı 20 milyon oy ilk turda seçilmesine yeter.
Böylece Başbakan Erdoğan’a oy vermekle, sandığa gitmemek veya geçersiz oy kullanmak aynı anlama gelir. Başbakan Erdoğan’a oy verilirse fazla oyla seçilir, sandığa gidilmez veya oy kullanılmazsa az oyla yine seçilir. Çünkü Başbakanın her zaman yaklaşık 20 milyon oyu var.
Sadece rakibine oy verilirse rakibi seçilir. Sandığa gidenle gitmeyen arasındaki fark, ‘Olmak ya da olmamak kadar’ büyük.
Görüldüğü gibi sandığa gidenler kadar gitmeyenler de kimin cumhurbaşkanı olacağına karar verecek.