Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan, sandıktaki oy desteğini sokaktaki halk desteği olarak arkasında bulmadığı için, Washington,İmralı ve Kandil’in baskısı altında, yapılması gerekeni değil; söylenileni yapmak zorunda kalıyor.
2012 yılında Hakkari’de PKK’nın karakola saldırısı 25 asker şehit olmuş çok sayıda asker de yaralanmıştı. PKK’ya karşı öfke seli oluşmuş, milletin sabırtaşı çatlamıştı. O zaman Başbakan olan Sayın Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyük Anıt’tan Irak’ta operasyon yapılmasını istemiş ve Havadan uçak, helikopter destekli 35 bin kişilik bir askeri birlik Irak sınırına dayandı. Sayın Erdoğan da operasyonla ilgili olarak, ‘Son terörist etkisiz hale getirilene kadar operasyon sürecek, sadece Kandil’e değil; gerekirse Bağdat’a kadar gidilecek’ demiş ve aynı içerikte ‘Ulusa sesleniş’ konuşması hazırlatmış ve AA aracılığıyla medyaya servis etmişti. Ancak ABD’den ardı ardına operasyonun kısa sürede bitirilmesi çağrıları yapılınca Gen.Kur. Başk. Y.Büyükanıt ‘Kısa süre izafi kavramdır, üç günde, üç ayda hatta üç yılda kısadır’ diyerek operasyonun ABD’nin tepkisine rağmen süreceğini söylemişti. Ancak birlikler sınırdan henüz 4 km içeri girmişlerdi ki Sayın Erdoğan AA’dan ‘Ulusa sesleniş’ konuşmasını geri i stedi. AA da dağıttığı birkaç aboneden yayın sitesini geri istediğinde aboneler kopyalarını alarak geri gönderdi. Bunun üzerine Sayın Erdoğan, operasyonun amacına ulaştığını, teröristlerin etkisiz hale getirildiğini içeren yeni ‘Ulusa Sesleniş’ konuşması hazırlattı. Bırakın teröristleri etkisiz hale getirmeyi, iki farklı ‘Ulusa Sesleniş’ programı izlenirken geri çekilen birlikler Zap suyu kenarında saldırıya uğradı 8 asker daha şehit verdik.
Cumhur Başkanı Sayın Erdoğan, Mehmetçiği babasının katiliyle aynı safta savaştırmamak için ‘Suriye veya Irak’a’ asker göndermeyeceğiz’ derken, ABD ‘göndereceksiniz’ diyor.
Sayın Erdoğan’ lojistik destek veririz, savaşan birlik vermeyiz’ derken, ABD’ ön saflarda savaşacaksınız’ diyor. Neyse ki PYD Suriye’de Türk askeri istemeyince şimdilik asker göndermiyoruz
Sayın Erdoğan,’ Suriye PKK’sı PYD terör örgütüdür’ derken ki öyledir, ABD terör örgütü değildir’ diyor.
Sayın Erdoğan, ‘PYD’ye verilen silahlar yarın bize karşı kullanılabilir, bu nedenle PYD’ye ağır silah verilmemeli derken ki doğrudur, ABD veriyor.
Sayın Erdoğan ‘Kbani’ ABD için önemli değil; neden özellikle buranın Kürtlere verilmesi isteniyor?’ sorusunu yöneltirken, ABD, kurulacak sözde Kürt; gerçekte İsrail taşeronu bir devletle Türkiye’nin kuşatılacağını söyleyemese de, Suriye bölündükten sonra Kürtlere verilmesi düşünülen şehrin Ayn el Arap ismi, Kürt şehri algısı için Kobani olarak değiştirilmiş, insansız, petrolsüz bu virane şehir Türkiye’ye karşı stratejik nedenle ABD için önemlidir.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın söylediklerinden geri adım atması dünya basınında ‘U Dönüşü’ olarak yer alıyor.
ABD ve APO, Sayın Erdoğan’a ‘Her yasayı çıkarabilecek güçtesin, milletin hazmetme kapasitesini hesaba katmaksızın PKK’nın taleplerini süratle hayata geçir’ diyor ve ‘süreci’ hızlandırmak için ülkeyi kan denizine çeviriyor.
ABD ve Avrupa’da kamuoyu; halk desteği önemlidir. PKK tepkisini sokaklarda gösterirken Sayın Erdoğan sandıkta aldığı desteği sokakta arkasında göremiyor. ABD ve PKK’ya karşı siyasi parti ayrımı gözetmeksizin, Sayın Erdoğan’a oy veren, vermeyen herkes tarafından bu destek sağlanmalıdır.’ABD’nin Türkiye ve Ortadoğu’dan çekilmesi’ talepleri yüz binlerin milyonların sesiyle haykırılmalıdır. Bugün eski yaraları kanatma, yeni yaralar açma günü değildir. Sayın Erdoğan’ın taleplerinin milletin talebi olduğu dünya gösterilmeli, ‘Dik dur, Seninleyiz!’ denmelidir.