Diyanet, emekli veya çalışan hemen herkesin aldığı banka promosyonları için, ‘Harama yakın’ fetvası verdi, ‘ Bu parayı kendinize harcamayın! İşleyiş bakımından faize tam olarak benzememekte ise de, şüpheden de tümüyle uzak değildir.
Bu itibarla temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olanların bu parayı kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları yakınları için kullanmamaları ve ihtiyaç sahibi fakirlere vermeleri uygun olur. Yani ‘siz kullanmayın,bize verin, biz ihtiyaç sahiplerine ulaştıralım’ deniyor fetvada..
Diyanet, din işleri kurulu değil de para işleri kurulu gibi çalışıyor. Kur korumalı hesaplara hem MB faizi hem de kur farkı uygulanmasına; katmerli faize ses çıkarmayan, faiz diyemeyen Diyanet, emeklinin parasına gözü dikiyor.
TUHAF BİR BIÇAKLANMA OLAYI!
Samsun'da bir kişi bir hafta arayla aynı kişi tarafından ikinci kez bıçaklanarak hastanelik oldu.
SAMSUN / İlkadım / Hürriyet Mahallesi'nde bıçaklı saldırıya uğrayan yabancı uyruklu Hayder M.J. M.(26) sol kasığından ve sol koltuk alt kısmından yaralandı.
Ambulansla hastaneye kaldırılan yaralı şahıs, yabancı uyruklu aynı kişi tarafından bir hafta önce de bıçakladığını ileri sürdü. Bıçaklı saldırgan olay sonrası kayıplara karıştı.
Her gün onlarca kişi bıçaklanıyor, bunun tuhaflık neresinde mi? Yabancı uyruklu; sığınmacı bir kişi birini bıçaklıyor, derdest edilerek geldiği ülkeye geri gönderilmiyor, aynı kişi bir hafta içinde yeniden aynı kişiyi bıçaklıyor ve yine yakalanmıyor.
Bıçaklanan kişi söyleyince; daha önce de aynı kişiyi bıçakladığı ortaya çıkıyor. Birinci olayda sınır dışı edilmediği gibi hakkında tahkikat da yapılmamış olacak ki ikinci olay meydana geliyor.
Vatandaşlar arasında infial uyandırmasın diye yabancıların karıştığı suçların kaydının tutulmaması bağrımızda yılan beslememize neden oluyor. Bugün birbirlerine karşı işledikleri suçları yarın bize karşı işlemeyeceklerinden kim emin olabilir? Çocuklarımız veya yakınlarımız tehlikeyle burun buruna yaşamak zorunda mıdır? Suça karışanlar memleketlerine geri gönderilmeli, sokaklar suçlulardan temizlenmelidir.
KİMİN OYU KİMİN CEBİNDE?
Vakıflar, taraftar ve hemşeri dernekleri zaman zaman oylarının çantada keklik olmadığını ileri sürerek siyasilerle pazarlık masasına oturuyor. Özellikle yerel seçimlerinde, meclis üyesi adayı olanlar ‘şu kadar oyum var’ diyerek vazgeçilmez aday adayı olduklarını ileri sürüyor.
Hemşeri ve taraftar derneklerinin başkanlarının üyelerinin oylarına ne kadar sahip olduğuyla ilgili bilimsel bir veri yok. Ancak cemaat ve tarikatların liderlerinin cemaatin oylarını yönlendirebildiğini biliyoruz.
Kararsızların veya oy kullanmayacakların kararını değiştirecek bir sivil toplum örgütü veya yöneticisi yok. Şu anda hemen hemen en çok oy alan partiye yakın seçmen ya kararsız ya da oy kullanmayacak. Mesele bu seçmeni sandığa getirmek ve oy kullanmasını sağlamak.
ABD Başkanı Trump, kazandığı seçimde aldığı oyları 5 milyondan fazla artırsa da seçime katılma oranının astronomik bir şekilde yükselmesi sonucu, seçimi kaybetti, Joe Biden kazandı. Kararlıların kararı az veya çok belli, ancak kararsızların oyunu alan başka oy almasa da seçimi kazanabilir. Uzun sözün kısası; oylar çantada keklik de değil kimsenin cebinde de değil, herkesin oyu halen herkesin kendi cebinde.Kimse seçim kazanmadı ve de kaybetmedi.
Mehmet Aksoy,negadar dertliymişsin,verme oyunu olsun bitsin gardaş.