ANAP’ın Ulaştırma Bakanı Rahmetli Adnan Kahvecioğlu zamanında Polonya’dan satın alınan üç lüks feribottan ‘Ankara Feribotu’ haftada bir İstanbul-Hopa arası dolu gidip geliyordu.. Farklı fiyattan restoranlar, kafeler, disko, sauna her keseye uygun her şey vardı.
İstanbul ve Trabzon’a gidip-gelirken ben de bu feribotu tercih ediyordum, 15 gün önceden bilet alınmazsa, son günlerde çoğunlukla yer kalmıyordu. Dar gelirli, asgari ücretliler de yazın güvertede, yıldızların altında yolculuk yapabiliyordu. Pulman koltuklar otobüs fiyatına satılıyordu ki o zaman ki otobüs fiyatları bugünkü gibi yüksek değildi, deniz yolları da vatandaş da durumundan memnundu.
Samsun’a çalışan Ankara feribotu 2003’te, Binali Yıldırım’ın milletvekili olmadan önce genel müdürlüğünü yaptığı Almanya’daki bir firmaya; günlük 9 bin dolara kiralandı, 20 yıldır Karadeniz hattında Türkiye Deniz İşletmeleri’nin yolcu gemisi çalışmıyor,
Kazanç getiren bar, restoran, disko, kafe gibi bölümlerin kullanımı kiralayıcı firmaya bırakırken, teknik donanım gibi yüksek harcamalar TDİ’de kaldı; kazançlar şirkete, masraflar devlete bırakıldı..
Ankara feribotu Adriyatik Denizi'nde 19 Ekim 2011 gecesi saat 23.00 sıralarında mürettebatı Türk olan Reina 1 adlı kuru yük gemisine çarpıyor, yük gemisi 4 dakikada batıyor, 8 gemici hayatını kaybediyor, feribot yaralıları alarak yoluna devam ediyor.. Kaptan dairesinde olmaması gereken iki kadın tespit ediliyor.
Gemiyi kullananlar servet kazanırken, Samsunlular karayollarına servet ödüyor hatta yollarda can veriyor. Daha sonra diğer feribotlar da özel sektöre kiralanıyor üç tarafı denizle çevrili Türkiye’de devletin gemisi kalmıyor. Devlet soğan, patates satıyor, ama deniz taşımacılığı yapmıyor.
Kara, hava, deniz ve demir yollarından en çok tercih edilen deniz yolu da demir yolu da Samsun’da kullanılamıyor. Samsun sahip olduğu potansiyelin yarısını bile kullanamıyor. Ulaşım sorunu olan bir yerde turizm gelirinden söz edilebilir mi? Hızlı tren bir tarafa yavaş tren bile yok. İnanılmaz ama gerçek bu.
Karayolu taşımacılığı lobisi istemediği için en güvenli, en ucuz ulaşım seçeneği; demiryolu ve deniz yolu ulaşımı Samsun’da iptal edildi. İnsanlar hem güvensiz hem de pahalı karayolu taşımacılığına mahküm edildi. Her seçim hızlı tren geliyor denilmesine rağmen, planı da projesi de yok.
Seçim zamanı aday olma hakkını kendinde gören, yağmur sonrası türeyen mantarlar gibi birden ortaya çıkan sözde Samsunlular bu haksızlık karşısında üç maymunları oynuyor. Seçim gelince Samsunlu olduklarını hatırlayacaklar, adaylığın ‘SADECE’ onların hakkı olduğunu söyleyecekler. Onların aday olabilmesi için hizmet kayıtlarında bulunmaları gerekmiyor, nüfus kayıtlarında bulunması yeterli görülüyor.
KRUVAZİYER GEMİLER SAMSUN’A GİREMİYOR!
Deniz yolunu sadece ekonomik seyahati tercih edenler kullanmıyor. Turizm sektörünün hızla gelişmesine bağlı olarak, turistlerin farklı ve yeni tatil arayışları söz konusu olunca artan talebi karşılayabilmek için pek çok alternatif turizm çeşidinden biri de ABD ve Avrupalı zengin turistlerin tercih ettiği kruvaziyer turizme yönelindi.
Trabzon ve Sinop limanlarına kruvaziyer gemiler gelebilirken, kruvaziyer turizm potansiyeline rağmen Samsun'a gelmiyor; bu gemiler için Samsun limanı uygun değil! Yük gemilerinin arasında yolcu indirme bindirme güvenli olmadığı için kruvaziyer gemilerle yük gemileri aynı anda aynı limanı kullanamıyor.
Kruvaziyer turizminin; ekonomik, sosyo-kültürel ve çevresel etkilerini değerlendirerek ve eksik yönlerini ortaya koyarak bu turizm türünün daha da gelişmesine katkı sağlamayı amaçlayan çalışmalar lafta, projeler rafta kaldı, taş üstüne taş konmadı.
Kısa sürede geri dönüşü olacağı halde, ne devlet ne de özel sektör gemilerin gelebilmesi için limana yatırım yaptı. Liman özelleştirilirken limanın kruvaziyer turizmine uygun hale getirileceği taahhüt edildiği halde takip eden olmadı.