EYT sorununu Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan yaratmadığı gibi Atakum’da kıyıların aşınmasının sorumlusu da BB Mustafa Demir değil. Samsun’un turizm kenti olmasında en önemli paya sahip Atakum’da bulunan Hatay/Samandağ’dan sonra Türkiye’nin en uzun, doğal kumsal ve plajları, Dereköy’de yapılan Balıkçı Barınağından sonra erozyon sonucu yok oluyor.
Balıkçı Barınağı 2006’da tamamlansa da projesi eski başkan YZ Yılmaz’dan da öncesine dayanıyor. Erdoğan EYT sorununu çözerken, Başkan Demir sahillerde eski sorunların çözümünde rol almak bir tarafa yeni sorunların parçası oluyor. Sabahattin Ali’nin ‘Dışarıda deli dalgalar, Gelip duvarları yalar, Seni bu sesler oyalar, Aldırma gönül aldırma’ dediği gibi; dalgalar kıyıları aşındırıyor, bizler aldırmıyoruz.
Zamanın TMMOB Başkanı İshak Memişoğlu ve OMÜ öğretim Üyesi Prof Dr Cevdet Yılmaz ‘göz olanı, akıl olacağı görür’ ifadesinde olduğu gibi; barınak yapılmadan çok önce barınak ve rıhtımların hatta tabii kumsal oluşturan ‘T’ mahmuzların kıyıya zararlarını; denizin kıyıları nasıl aşındıracağını yazılı, sözlü, açık, seçik bir şekilde her türlü platformda açıkladı, aracılığımızla tüm kurum ve kuruluş yöneticilerini uyardı.
Türkiye’de liyakatin dikkate alınmamasının soncu olarak kıyı erozyonu ‘geliyorum’ diyerek geldi. Başkanlar da adamları da bırakın geleceği görmeyi, önlerini bile göremiyor, görenleri de dinlemiyor.
Ben EYT yasası çıktığı zaman da Dereköy Balıkçı Barınağı yapılacağı zaman da ilgilileri Gazeteci Ali Orhan’la Kanal L’de uyardık; Balıkçı barınağının batıdan doğuya alüvyon akışını keseceğini, ‘T’ lerin dolgu sahalarını koruyacağını ancak doğal alanlarda erozyona neden olacağını, yeterince kum bulamazsa plajları, hatta ağaçları da yutacaktır.
Denizin dibinde boşluk olması mümkün değil. Doğaya herhangi bir yerden müdahale ederseniz başka bir yerde olumsuz etki olarak karşınıza muhakkak çıkar ki Samsun'da çıkıyor. Deniz kendine yapılanı yapanın yanına koymaz. Kendinden alınanı geri alır.
EYT mağdurları geleceğin bir gün geleceğine inanmadı. Barınağa da sadece balıkçılık açısından bakıldı; barınağın olumsuzluklarını, zararlarını ne yetkililer ne de vatandaş dikkate aldı; zaten bu tür konferanslara ilgili kurum ve kuruluşlardan kimse katılmadı, bugün de katılmıyor. Sorunlar kartopunun yuvarlanarak çığa dönüşmesi gibi büyüdü ve büyümeye de devam ediyor.