Mescid’i Aksa Müslümanların ilk Kıblesi olup Kudüs’tedir. Yüce Allah, Kur'anı Kerim'de şöyle buyurur: "Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescidi Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir." (İsra, 17/1) Mescidi Aksa'nın çevresi ise başta Kudüs’tür ve Kuran’ı Kerim’de birçok ayette Mescid’i Aksa’ya ve Kudüs’e atıfta bulunulmuştur.
Sadece okuyucuların değil; aynı zamanda yazarların da el kitabı olacak nitelikte belgesel roman tadında yazan gazeteci yazarlar Dominique Lapierre/Larry Collins’in ‘Kudüs Ey Kudüs’ ( Okuduğum diğer kitapları: Yasımı tutacaksın, Bu gece özgürlük, Yarınlar bizim) romanında Kudüs ve Filistin’in acı tarihi bir nefeste okunacak şekilde anlatılmıştı. 70’lerin başında yazılan bu kitapların ilk baskılarını okuduğumdan beri Ortadoğu’da olanı biteni yakından takip ettim.
İsrail’in büyük İdeali (Arzu Mevut); Nil’den Fırat’a kadar tüm toprakların, değiştirilmiş Tevrat’a göre İsrail’in toprağı olduğunu, her İsraillinin bu ideali gerçekleştirmek için, her şeyi yapması gerektiğini, bu uğurda hayatlarını kaybedenlerin şehit olacağını Yahudilerin beynine kazıyorlar.
Müslüman dünyası, bizim yöneticilerimiz ve İslam’dan geçinen sözde aydınlarımız dinler arası diyalog masallarıyla oyalanırken, İsrail Konut Bakanı Uri Ariel, Mescid’i Aksa’yı yıkacaklarını, yerine Yahudi tapınağı Süleyman Mabedi’ni yapacaklarını, bunun da Tevrat’ın emri olduğunu söylüyor.
İsrail bölgeye yerleşirken bugün Türkiye’de yabancılara toprak satanların söylediği gibi Araplar da ‘Ben alacağım paraya bakarım’ diyerek Yahudilere toprak sattılar, ‘Bir avuç Yahudi bizim için nasıl tehlike oluşturacak’ dediler. Yahudiler parayla aldıkları toprakları Araplara saldırı ve sabotaj düzenleyerek genişlettiler. Önceleri Yahudi kızlarının içki içirtip sarhoş ettiği İngiliz askerlerinin silahlarını alarak Araplarla savaşırken daha sonra, 2. Dünya Savaşı’nda kullanılan silahların parçalarından ticari amaçlı makineler yaparak Avrupa’dan Ortadoğu’ya getirdiler. Sonra bu makineleri söküp birleştirerek orta hafif ve ağır silah ürettiler. Sonuçta olmazlar oldu, akla gelmeyen başa geldi. PKK’nın arkasında ABD olduğu gibi İsrail’in de arkasında ABD olduğu için ve Türkiye ABD’nin müttefiki olduğu için aynı zamanda İsrail’in de müttefikidir.
Sözde İsrail aleyhtarı açıklamalara rağmen, fiiliyatta İsrail yanlısı uygulamalar yapıldığı için, İsrail kesintisiz bir şekilde değiştirilmiş Tevrat’taki hedefine adım adım ilerliyor.
ESAD ve IŞİD’e karşı operasyonlara destek veren ve asker gönderebileceğini söyleyen başta Suudi Arabistan olmak özere 10’a yakın irili ufaklı Arap ülkesi Kudüs’e asker göndermek bir tarafa İsrail’i kınayamıyorlar bile.İsrail için ABD müttefiki Türkiye ne tehdittir ne de engel. İsrail’e engel; Muammer Kaddafi (Libya),Saddam Hüseyin (Irak) öldürüldü, Beşer Esad (Etkizi hale getirildi), İran Kürecik’teki Radar üssüyle etkisizleştiriliyor. Türkiye’nin sığ politikaları sonucu İsrail bölgede istediğini yapabilecek güç haline gelmeye başladı.
En zor günlerde bile bu kutsal topraklardan bir çakıl taşı satmayan Abdul Hamit ve bu bölgeyi kanının son damlasına kadar savunan Türk milleti her ne kadar gerçekleri dizi, dizileri gerçek gibi izlese de bölgenin tek kurtarıcısıdır. Yeter ki aynı yanlışları yaparak farklı sonuç beklemesin.Durup dururken İsrail’in döktüğü kanda boğulmasını beklemek hayaldir, hem de hamından.