Dolu silah bir tarafı korkuturken, kurusıkı veya boş silah iki tarafı korkutur. Doğrultan da doğrultulan da kurusıkıdan korkar. Silahın kurusıkılığı veya boşluğu anlaşılırsa doğrultanın elinden alınır, kafasına vurulur. Kaldı ki boş veya kurusıkı silah doğrultulan kişi gerçek silah kullanırsa meşru müdafaa sayılır ve boş silah çeken sonuçlarına katlanır.
Gazetecinin gerçek haberi, gerçek silah gibi etkilidir. Her harf gerçek bir kurşundur. Gerçek dışı haberle yapılan gazetecilik de kurusıkı silah gibidir.
Müslüman veya Müslümanlardan geçinen birinin yanlışını görerek veya göstererek İslamiyeti, sahte Atatürkçü'nün hatasından dolayı Atatürk'ü veya gerçek Atatürkçüleri suçlamak nasıl yanlışsa, binlerce çalışanı olan bir kurumun bir veya birkaç mensubunun katıldığı yolsuzluğu ileri sürerek o kurumu yıpratmak da yanlıştır.
Kendi iddialarını birilerinin iddialarıymış gibi yazan, yazandan veya yazdıranın dışında kimse öyle düşünmediği halde iddia ediliyor, söyleniyor gibi; edilgen cümlelerle yalan haber üretilir. ‘Elimde bomba var, yarın açıklayacağım’ v.s. pehlivan sertifikası gibi ileriye dönük, şantaj amaçlı; asılsız yazılara itibar edenlerin, ciddiye alanların olması bu tür gazetecilerin iştahını kabartıyor. Yüreğinin değil midesinin sesini dinleyerek gazetecilik yapanlar, bu iştahla her kuşun etinin yeneceğini de sanabiliyor. Şahsi çıkarlarını toplumun çıkarıymış gibi pazarlayanlar, yalancının mumunun yatsıya kadar yandığını da düşünemiyor.Her kuşun eti yenmiyor; bazıları kimin neyi iddia ettiğini soruyor.
Gazeteci kimliğini taşıyanların da özgürlüklerinin sınırları, başkalarının özgürlüklerinin sınırlarında biter. Herkes gibi onları için de hakaret iftira, suça teşvik ve azmettirme, özel hayat ve mesken dokunulmazlığını ihlal suçtur. İhlal ettikleri kurallar sonucu başlarına gelenleri, toplum için yapılmış fedakarlık gibi görebiliyor veya gösterebiliyorlar. İnsanları kahraman yapan ölmeleri değil; ne uğruna ölmeleridir. Ölüm, insanı kahraman da, Niyazi de yapar.
Sözü söyleyene kadar söze, yazıyı yazana kadar yazıya siz hakimsiniz. İster söyler, ister yazarsınız. Ancak yazdıktan sonra yazı, söyledikten sonra söz, size hakim olur. İnsanı sözü; hayvanı yuları bağlar. Yazan da, konuşan da bir şekilde bağlanır.
Kendisine saygı duymayanını başkasından saygı beklemeye hakkı yoktur. Kendisi için bir şey yapamayan için Allah (c.c.) da bir şey yapmaz. Düşeni kaldırmak gerekir de, kendini yere atana ne demeli. Hadis ve ayet ezberlemekle değil; o hadis ve ayetlerin gereğini yapmakla iyi Müslüman olunur. Kaldı ki İslam düşmanları da bolca hadis ve ayet ezberlerler, inandırıcılıklarını artırmak için.
Gazeteci üfleyene düdük, oynatana kukla olmadığı gibi; horoz ötmedikçe veya kendi ötmedikçe sabah olmayacağına inanan da değildir. Gazeteci gözyaşını içine akıtanların, feryatlarını yalnız kendi duyanların sesi, sessiz yığınların öfkesidir.