MHP Samsun İl Başkanlığına Ömer Süslü seçilerek, Şaban Kılıç’tan il başkanlığı görevini devralması, trenlerdeki makinist değişimine benzer. MHP’nin yeni makinisti Ömer Süslü olmuştur. Makinist treni verimli, emniyetli ve kurallarına uygun bir şekilde sürmekle görevli kişidir. Çalıştığı süre boyunca ilk önce lokomotiften, götürdüğü trenden; yolcu ve yükten, yanındaki yardımcı personelin eğitiminden sorumludur…Makinist hiçbir şekilde resmi tatil , bayram tatili , hafta sonu gibi günleri bilmez takip etmez. Çünkü o günlerde de hatta gecelerde de çalışır…İl başkanlarının görev ve sorumlulukları makinistlerdeki gibi ağır, yetkileri de sınırlıdır.
Trenin güzergahı, mola yerleri genel komuta merkezinden belirlenir ve izlenir, aksamalarda bizzat uzaktan yönetildiği gibi; şube de genel merkezin denetimi ve yönetimi altındadır. Yani, makinist özel oto sürücüleri gibi istediği güzergahı kullanamaz, istediği yerde mola veremez. Başkanlar da genel merkez tarafından belirlenmiş programı uygular, genel merkeze rağmen bir faaliyette bulunamaz.
Fırsat ve tehdit birarada
Samsun gibi büyük, stratejik bir şehre Süslü gibi genç bir başkanın seçilmesinin avantaj ve dezavantajları elbet de var. Süslü fırsat ve tehditleri bir arada görebilir; fırsatlardan yararlanırken tehditlere karşı önlem alabilirse büyük başarılara imza atabilir. İç mücadele bitmiş, kongre öncesi verilen ‘birlik ve beraberlik’ mesajlarının hayata geçirilmesinin zamanı gelmiştir. Kongredeki başarı Süslü’nün olsa da, yönetimin başarısı artık MHP’nin başarası olacaktır. Bu nedenle herkesin Süslü’nün etrafında kenetlenmesi gerekir. Bunu sağlamamak da seçilen yönetimin görevi, sorumluluğu hatta boynunun borcudur.
Ülkücü hareketin teorisini bilen, pratiğini yaşayan Şaban Kılıç, kendisinden önce varlığıyla yokluğu belli olmayan bir teşkilata ARGE oluşturamasa da hafıza oluşturmuştur. Kılıç’ın hedefleri de partililerin beklentileri de yüksek tutulmuştur. Hafızasını kaybeden bir teşkilattan yüksek beklentileri gerçekleştirecek yeni bir oluşum meydana getirmenin zorluklarını yaşamıştır Kılıç. Yönetim içinde birlik ve beraberliği sağlayamaması, yöneticilerden önemli bir bölümünün bu yüksek tempoya ayak uyduramaması beklenen başarının gerçekleşmesine engel olmuştur. Bunu yerel seçim sonuçları açısından söylemiyorum. Yerel seçim sonuçlarının esas sorumlusu adaylardır.
Yollar daralmadan saflar…
Teşkilat her üç yılda bir yeniden kurulursa bir arpa boyu yol almadığı gibi; geri gider. Yöneticiler değişir; teşkilat değişmez ve eskimez. Bakanın eskisi olmadığı gibi; yöneticinin de eskisi olmaz. Yeni yönetim, kendi yönetimindekiler kadar eski yöneticilerle sıcak ilişki içine girer, onların tecrübelerinden yararlanır, ortak akılla hareket ederse, başarısızlığa meydan vermeyecek şekilde çalışabilir. Şimdi safları sıklaştırmanın zamanıdır. Eğer bu yapılmazsa çok yakında yollar daralacağı için saflar kendiliğinden sıklaşacaktır. Bu durumlarda bir saatin kaybettirdiğini bazen bin yıl bile geri getiremeyebilir. Ne Samsun’un ne de Türkiye’nin kaybedecek bir saniyesi yoktur.
En borçlu, en kirli, en hacizli şehir Samsun
Türkiye’nin en borçlu, bankada en az parası olan, en kirli, nüfusuna göre en çok icra mahkemesi olan, temiz yatırımı en az, istihdamsız kirli yatırımı en çok olan ili Samsun, derdine derman, hiç olmazsa tercüman arıyor. İstanbul’da 2. Vatikan, doğu ve güneydoğuda 1. Kürdistan’ın doğum sancıları yaşanıyor. Terör, 1980 öncesi gibi Ülkücü hareketi meşru müdafaa ile karşı karşıya bırakacak boyuta ulaşıyor.
‘Reklam arası bitti’
Osmanlının ‘Reklam arası bitti’ : T.C. Devleti ilk kez toprak da kaybetti,’Reklam arası gerçekten bitti’. Uluslar arası sözleşmelere göre vatan toprağı olan, Türk bayrağının hiç indirilmediği; Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu alanın, güvenliğini sağlanamadığı için, TSK gece yarısı terk etmek zorunda kaldı. Korunmasıyla övünemeyenler, terk edilişi destanlaştırdı. Vatan toprağını terk etmenin bu kadar büyük başarı, ulvi görev olduğunu şaşkınlık, hayret ve üzüntü içinde izledik. TSK’nın orada savaşarak kazanması bile bir zülken, savaşmadan kazanması gerekirken çakal sürüsüne vatan toprağını terkedeneler, ancak geride bıraktıklarını, başkaları kullanmasın diye yakıp, yıkmakla övünüyor. Şimdi durumun vahametini daha iyi anlamışsınızdır yeni ve eski yöneticiler.