Şanı Yüce Allah mealen “Sizin içinizden hayra davet eden (yol gösteren) bir topluluk olsun ve ilim, irfanla (mârufla) emretsin, ve münkerden nehyetsin (men etsin)! İşte o zaman kurtuluşa (felaha) erersiniz” yani bir kişi değil; siz ilim, irfan, liyakat sahibi bir topluluk tarafından yönetilin’ diyor ve meclisi (parlamenter) sistemi işaret ediyor.
Türkiye başta ekonomik olmak üzere içerde ve dışarda her geçen gün kartopunun yuvarlanarak çığa dönüşmesi gibi giderek büyüyen sorunların yaşandığı bir süreçte seçime gidiyor. Avrupa Birliği Rusya’ya uyguladığı ve bir sonuç alamadığı yaptırımlardan dolayı yaşadığı büyük krizin faturasını Türkiye’ye kesmeye; yaptırım uygulamaya hazırlanıyor..
İBB Ekrem İmamoğlu ve ABB Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı (CB) Yardımcısı olacaklarının açıklanmasının Kılıçdaroğlu’na azımsanmayacak katkısı görülünce; Cumhur İttifakı’nda MHP’ye Bakanlık, MHP Gen Bşk Bahçeli’ye CB Yardımcılığı gündeme geldi. İttifak kurulduğunda da aynı durum söz konusu olduğunda ben Bahçeli’nin oturduğu koltuk dışında hiçbir koltuğu kabul etmeyeceğini yazdığımı okurlarım hatırlayacaktır.
Basında yeterince yankı bulmasa da Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan Bahçeli’de ısrarcı ve ikna edici olabilir. Ancak bundan sonra cumhurbaşkanı yardımcılığı verilmesi de alınması da idamın infazından sonraki af gibi olur.
Bahçeli ‘Biz koalisyon kurmadık, hükümet ortağı değiliz, görevimiz denge ve denetlemedir’ demesine rağmen yeterince dengeleme yapsa da denetleme yapamadı. ’Düzensiz göç, adı konmamış bir istiladır, derhal geri gönderilmelidirler’ dedi. Başta elektrik olmak üzere stratejik özelleştirmelerin iptal edilerek yeniden kamulaştırılmasını istemesine rağmen ‘Andımızın yeniden okutulması’ ve benzeri gibi talepler dikkate alınmadı.
İnandığı gibi yaşamayan MHP teşkilatları yaşadığı gibi inanmaya, olduğu gibi görünmeyenler de göründüğü gibi olmaya başladı. Teşkilatların da Bahçeli’ye yeterince sahip çıkmaması ve bunun sonucu MHP’nin yeterince denetleme yapamaması, Erdoğan’ın organize cemaatlere teslim olmasına neden oldu.
Teşkilatlar Sayın Bahçeli’ye yeterince sahip çıksa ve şikayetlerini iletse, Sayın Bahçeli Erdoğan’a iletir ve birçok sorun yaşanmazken, hem MHP’liler hem de vatandaşlar mağdurken, her şey yolundaymış gibi hareket edilmesi Bahçeli’yi de Erdoğanı da dara ve zora soktu.
Tersi olsa herkesin eli güçlenir; MHP teşkilatları Bahçeli’den, Bahçeli Erdoğan’dan istese, Erdoğan halka hesap verse, onlardan yanlış bir şeyin yapılmasını kimse isteyemez ve onlar da yapmaz. Mesele neymiş kayıtsız şartsız biat veya itaat yöneticilerin elini zayıflattığı gibi yanlış yapmalarına da neden oluyor.
Urfa valisi 18 kişinin can verdiği su baskını için ‘Yağmurun rahmeti de zahmeti de oluyor’ derken Tarım Bakanı Kirişçi ‘İnsanlar can verdi ama toprak da yağmurla buluştu’, Taliban’a 600 bin TL yardım eden, millet bahçesi yapan Urfa BB, parasızlık yüzünden dereler ıslah edilemedi’ diyor.
Görevini yapmayan, yolsuzluğa bulaşan Bakanların, Diyanet İşleri, Kızılay ve Afad Başkanlarının görevden alınmaması, HÜDA Par gibi vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü hedef alan partilerle iş birliği zorunlu hale geliyor.
Algı yönetimi bitti, açlık, yoksulluk ve deprem olgusuyla sadece vatandaşlar değil; siyasetçiler de karşılaşacak.