Tüm ulaşım, iletişim v.b. gibi teknolojik gelişmeler, ekonomik ve sosyal sistemler, hatta dinler; hepsi insan ve insanlığın mutluluğu için bir araçtır. Nihai hedef insanın mutluluğudur. Araçlar amaç olunca amaç unutuldu.
Günümüz teknolojisi ve bilimin ilerleyişi, tarih boyunca hiç olmadığı kadar hızlı gelişti ve sonuçları hemen uygulanabildi. Geçmişte bin yılda yapılan buluşlardan kat ve kat fazlası bir saniyede yapılıyor. Ama beklenen mutluluk gelmiyor, bu gelişmeler sonunda insanlık huzura kavuşacağı yerde; daha fazla sıkıntıyla karşılaşıyor, strese, dolayısıyla da bunalıma giriyor.
Kuzey Avrupa’da özellikle İskandinav ülkelerinde fert başına gelir 40 bin dolardan fazla. İnsanlar yat, kat alabiliyor, dünya seyahati yapabiliyor, özgürce yaşayabiliyor, hiçbir sınırlayıcı yasa yok, hatta etik kuralların göz ardı edildiği; hemcinslerin birbirleriyle evlenebildiği, enses ilişkilerin bile olağan karşılandığı yerler var.
Buralarda başka ne oluyor? İntiharların en yüksek olduğu yerler buralar. Bilinen şart ve sebeplerinin dışındaki sebeplerden insanlar intihar ediyor. Sebep ne kara sevda ne ayrılık ne de yoksulluk. Tek sebep var; o da mutluluk. İntihar edenlerin yakın çevreleri, ‘Her şeyi yaptı, bu dünyada yapacak bir şeyi kalmadı ve mutluluktan intihar etti’ diyor. Oysa biliyoruz ki intihar mutluluğun aşamalarında biri değil; mutsuzluğun son aşamasıdır. Hikayemize geçmeden söyleyelim: Mutlular, her şeye sahip olanlar değil; sahip olduklarıyla yetinenlerdir.
Kahvenizin tadına varın!
Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner.
Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.
Herkes bir bardak secince, profesör şöyle söyler :
‘Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı.
Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında.
Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. !
Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız. Hayat kahveye benzer, iş, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatin kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de.
En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar. İyi pazarlar, keyfini çıkarın.