Başbakan Erdoğan 23 Nisan’da makamını teslim ettiği öğrenciye
"Artık Başbakan sensin, astığın astık- kestiğin kestik, sen ne dersen o olur." demişti. Konuşmayı promter kullanmadan; irticalen yaptığı için olması gerekeni değil; olanı ifade etmişti. Başbakanken ‘astığı astık, kestiği kestik’ olan birinin Cumhurbaşkanı olması durumunda ne yapacağına kendisinden başkası karar veremez.
Einstein, ‘Herkesin benim gibi düşündüğü yerde yanılmaktan korkarım’ diyor. Bundan daha kötüsü herkesin bir kişi gibi düşünmek zorunda olmasıdır. Allah (CC)’ın Resülü bile istişare yaparken, tek kişinin her şeyin en iyisini, en doğrusunu bilmesi mümkün mü? Hayır, o halde kaza ve hata kaçınılmaz. Tek kişiyi her şeyi yapma yetkisiyle donatırsanız, felaketinizi kendi ellerinizle hazırlarsınız.
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun 'Adayların Görevden Ayrılması ve Göreve Dönmesi' başlıklı 11. Maddesi’ne göre; Başbakan hariç kim aday olursa olsun bulunduğu görevden ayrılması gerekirken, Başbakan istisna tutulmuş.
Daha adaylığında istisnalarla yola çıkılırsa, uygulamalar hep istisna olmaz mı?
Elbette Köşk onay makamı değildir. Hele hele halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı, halkın dertleriyle hemdert olacak.
TBMM ve Cumhurbaşkanlığı birbirini hesaba katarak icraat yapmalı. Abdullah Gül döneminde hemen hemen TBMM’den gelen tüm yasalar onaylandı. Köşk için Çankaya Noteri benzetmesi yapıldı. Bu Köşk’ten çok noterliğe haksızlık oldu. Noterler önüne geleni araştırır, inceler, öyle onaylar. Oysa köşk birçok yasayı TBMM’den geldiği gibi; okumadan onayladığı için, yanlışlıkla belirli yasalarda belirli suçları işlememiş olmak yerine, işlemiş olmak şeklinde gelen metin onaylandı ve Resmi Gazete’de yayınlandı. Yanlışlık uygulamada fark edildi. Şimdi yasayı çıkaran da, uygulayan da, onaylayanda aynı olmaz mı?
Cumhuriyetin dayanmayı yüzeyini oluşturan yasama, yürütme, yargı tek noktada; tek adamda toplanırsa, Cumhuriyet ve demokrasi ayakta duramaz.Çünkü,tek noktada sadece topaç veya fırıldak ayakta durur.