Cumartesi günü
Terme/Kozluk’ taki Doğalgaz termik santralinin faaliyetini durdurmakamacıyla değişik illerden gelen çevreci gruplar eylem yaptı. Biz de Hedef Halk olarak oradaydık.İstanbul’dan, Sinop’tan, Ordudan çevreciler katılırken, kamu kurumlarının tatil olduğu bir günde binlerce kahvenin ve kafenin eylemden habersiz veya duyarsız insanlarla dolu olduğu Samsun’dan; anlı, namlı sendikalardan, çevre örgütlerinden çok az sayıda insan eyleme katıldı. İstanbul’a Sinop’a … yakın olan Kozluk, Samsun’a çok uzaktı. Bu insanlar neyi protesto ediyorlar?
Termik santrallerin çevreye zararının engellenmesini; zararı engellenmiyorsa, faaliyetinin engellenmesini; elektrik enerjisinin çevreye zarar vermeyen yollardan üretilmesini istiyorlar. Bazı santraller çevresel etki değerlendirme raporu hazırlanmadan kurulurken, bazıları ÇED raporlarını kurulduktan sonra alıyor. Ölçümlerin doğruluğu kuşkulu olduğunun yanında ardı sıra dizilen santrallerin
toplu değerlendirmesi yapılmazken, bölgede başka santral yokmuş gibi; her santral çevresinde başka santral yokmuş gibi değerlendiriliyor.
Asit yağmurları yağacak
Termik Santral havaya yoğun bir şekilde kükürt dioksit salıyor, havada su buharıyla birleşen kükürt dioksit sülfürik asit olarak bölgenin dağlarına ovalarına yağıyor. Rüzgarın etkisiyle yüzlerce km. uzaklara bile yağacak olan bu asit yağmurları sonucu, ağaçlar yapraklarından ve köklerinden asit emerek kuruyacak, havaya salınan su buharları iklimi değiştirecek, ÇARŞAMBA ve BAFRA ovaları yok olacak,hiçbir ürün yetişmeyecek,eğer yetişirse yenmeyecek,satılamayacak,büyük bir çevre felaketi göre göre yaşanacak.
Fert başına 30 bin dolar
Bafra ve Çarşamba ovaları büyüklüğündeki araziden Hollanda yıllık 100 milyar dolarlık tarımsal ve hayvansal ürün ihraç ettiği göz önüne alındığında, termik santrallerin bu ovaların ortasına niçin kurulduğu daha iyi anlaşılacaktır.Santral yerine modern ve organik tarım yapılır, ileri teknoloji kullanılırsa bölgede fert başına milli gelir 30 bin doların üzerine çıkacak. Dünya Bankası ve Dünya Tic. Örgütü'nü elinde bulunduran ABD, AB ve OICD Ülkeleri " Biz sizden ucuza üretiyoruz, biz
üretelim, siz gümrüksüz ithal edin" diyerek, önünü görmeyen, yöneticilerin yönettiği diğer ülkeleri açlığa mahküm ediyorlar. Bu açlık zincirine her gün farkında olmadan yeni ülkeler katılıyor.
Yönetilebilir açlık
Yönetimleri gelişmiş ülkelerin çiftçileri ve ihracatçıları 3 milyar insanın işsiz ve aç kalmasına sebep oldu. Türkiye 30 yıl önce ihraç ettiği birçok ürünü bugün ithal etmek zorunda kalıyor. Amerikan, Yahudi, Hollandalı verimsiz topraklarda üretip satarken Türkiye’nin en verimli arazileri; alüvyon ovaları ya sözde organize sanayi bölgesi oluyor ya da kirli enerji alanı.
Yönetilebilir açlık yöneticilerin işine yarar. Bir tutam otun peşinden giden koyun sürüsü gibi halk yönetilir ve yönlendirilir. Açlığa mahküm edilen halktan irade kullanması beklenir. Aç, aciz insanlar irade kullanamazlar ve kullanamayışlarından da sorumlu tutulamazlar. Onları bu hale getirenler ve getirilmesine göz yumanlardır gerçek sorumlulardır. Sözde aydınlar halkın bu duruma düşürülmesini ses çıkarmadan seyrederek sorunun önemli bir parçasını oluşturdukları halde hep halkı eleştirir ve suçlar…