CHP Gen Bşk Kılıçdaroğlu da diğer muhalefet de bu dezenformasyon düzenlemesine odaklanmalıdır. Türban başı bu yasa beyni kapatır; düşünenlerin beyin ölümü gerçekleşir.
MHP Gen Bşk Yrd Feti Yıldız, ‘Dezenformasyon ile Mücadele Yasası'nın 29. maddesindeki ‘Halk arasında panik yaratacak gerçeğe aykırı bilgi (bilerek veya bilmeyerek) paylaşmaya bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir’ şeklindeki düzenlemeyle ilgili ‘29. Madde'nin bir virgülü dahi değişmez’ dedi.
Mevcut yasalarda suç olan ‘Suça teşvik ve azmettirme, terör propagandası, hakaret ve benzeri suçlar’ ileri sürülerek düşüncenin açıklanması engellenemez!
Bu yasayı düzenleyenlere vahiy mi geldi, bu madde Ayet mi ki değiştirilemez! Kaldı ki kesinlikle değiştirilmelidir.
İnsanı diğer canlılardan ayıran; onu Eşref-i mahlukat (yaratık); varlıkların en şereflisi yapan akıldır. Aklın varlığının göstergesi düşüncedir.
İnsanı insan yapan düşünmesidir, düşündüğünü yazılı veya sözlü ifade etmesidir. İnsan düşüncesini ifade edemezse insanlığını; şerefli mahluk özelliğini kaybeder, insan olmaktan çıkar başka yaratığa dönüşür.
Başta Almanya olmak üzere Avrupa’daki dezenformasyonla mücadele yasalarıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur bu düzenlemenin. Adil yargılama yapılmayan bir yerde idam cezasının olmasından daha tehlikelidir bu düzenleme.
Prof. Dr. Celal Şengör peygamberlerle ilgili yaptığı açıklamadan dolayı mahkemeye çağrıldı yargılanıyor. Bu yasa çıkmış olsaydı 3 yıl hapis cezasıyla yargılanacak muhtemelen de hüküm giyecekti. Mevcut yasalara göre ne olacağı bilinmiyor..
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.Ali Erbaş, konunun geçtiği her platformda Şengör’ün mahkemeye çağrılmasını yadırgadığını ve tasvip etmediğini söylese de savcı davayı açtı, yargıç davayı başlattı.
Aynı açıklamaya iki farklı tepki; biri yargıdan diğeri işin uzmanından. Kimin mi yaptığı doğru? Elbette ki Erbaş’ınki, ama kararı verecek olan Erbaş değil yargıç.
1980 Askeri Darbesi’ni yapan Kenan Evren bile halka sesleniş konuşmalarında ‘Sizi yanıltmak için aleyhimize konuşacaklar, onlara inanmayın’ diyor, ‘Bize ihbar edin, tutuklayalım’ demiyordu.
Neye göre yanlış olduğu açık, seçik belli olmayan göreceli, sübjektif ‘Yanlış bilgi paylaşımı’ gerekçesiyle insanların tutuklanması, darbe yönetimlerinin ilk zamanlarında uygulandı ve birçok kişinin haksız, hukuksuz bir şekilde idamıyla sonuçlandı.
Bu yasa geriye yönelik işletilse, Türkiye’de tutuklanmayan yönetici kalır mı? Hepsi bir dönem yanlış bilgi vermedi mi? Çözüm sürecinde ‘PKK devleti ele geçiriyor’ diyenlere, yetkililer ‘Kandan besleniyorsunuz, terörün bitmesini istemiyorsunuz’ demedi mi? Dedi. Kim yanlış bilgi verdi, yönetenler mi yönetilenler mi? Aynı durum Fethullah Gülen’de olmadı mı? Oldu.
TÜİK tek rakamlı enflasyon açıklarken, çift rakamlı olduğu, çift rakamların alt sıralarıyla açıklarken üst sıralarıyla olduğu açık, seçik bir şekilde görülmedi mi? Görüldü.
Covid 19 için kullanılan birçok ilacın işe yaramadığını söyleyenlere kamuoyunu yanlış bilgilendirdiği suçlaması yapılırken, daha sonra Dünya Sağlık Örgütü, o ilaçların işe yaramadığını açıklamadı mı? Açıkladı.
Örnek çok, yer dar; bu yasa haksız yere idam edilenlerin daha sonra itibarlarının iade edilmesine dönüşür. ‘Hapiste öldü, ama doğruyu söylemiş’ denir, telafisi mümkün olmayan mağduriyetlere yol açar.