CHP Gen Bşk Kılıçdaroğlu, Türk Ocakları'nın ‘İslam Dünyasının Sorunları’ etkinliğinde Karl Marx'tan alıntı yaptı ‘Değerli bilim insanları. Böylesine önemli bir buluşmada önemli bir isimden alıntı yapmak istiyorum. Bu ismi yadırgamayacağınıza inanıyorum. Alıntı yapacağım kişi Karl Marx. Marx, Filozoflar dünyayı çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır.
Oysa sorun onu değiştirmektir. Değiştirecek olan da sizlersiniz' dedi ve İslam’ın adalet, liyakat ve hoşgörüye verdiği önemi anlattı.. Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra İBB Ekrem İmamoğlu ve eski İl başkanı Canan Kaftancıoğlu da etkinliğe katıldı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını MHP Gen Bşk Bahçeli Türk Ocakları’nı değil; organizasyonu yapan kişileri hedef alarak sert bir şekilde eleştirdi. Türk Ocakları Genel Merkezi, Türk Ocakları’nın siyaset dışı bir kuruluş olduğunu, siyaset yapmak isteyenin önce istifa etmesi gerektiğini, ‘Devlete seri katil’ diyenin hoşgörüyle karşılanamayacağını belerterek organizasyonu gerçekleştiren İstanbul Teşkilatı yöneticilerinin 30 haziranda uygulanmak üzere görevinden alındığını duyurdu.
Karl Marx’ın iki temel ‘Artı değer ve Din afyondur’ görüşünü özetleyelim. Artı değer, işçinin emeğinin, işgücünün değerinin üzerinde yarattığı ve kapitalist tarafından karşılıksız olarak el konulan değerdir. Yani ham madde, emek ve benzeri maliyetin çok üstünde fiyatlandırmayla kazanılan artı değerdir. Artı değer yasası, kapitalizmin ekonomik temel yasasıdır.
Marx’ın ikinci temel görüşü de ‘Din afyondur’; din sömürülenlerin sömürülme aracıdır. Ortaçağ’da ezilen, hakkını alamayan sağlığını ve mutluluğunu kaybedenlere Hristiyan din adamları ‘Bu dünyadaki mutluluk önemli değil; öteki dünyada mutlu olacaksınız’ diyerek sömürüye direnmelerine engel olan görüştür ki bu haliyle din afyondur.
Biz Ortaçağ Hristiyanlığı’nın sömürüyü onayladığını, ancak İslamiyet’in buna karşı olduğunu, ‘Çalışanın hakkını alnının teri kurumadan veriniz, Komşusu açken tok yatan bizden değil’ dediğini belirterek İslamiyet’in afyon olmadığını savunduk. Marx’ı onaylamadık.
Günümüzde hiçbir ülkede Kuran’a göre İslam’ın söz konusu olmadığını, yöneticilerin çıkarlarına göre değişik, sözde ‘İslam’ versiyonlarının tatbik edildiği bilimsel olarak belirlendi. Yani İslam afyon değil; ancak dindarlar dini afyon olarak kullandıkları, dini siyasete, ticarete alet ederek sömürü aracına dönüştürdükleri görüldü. İslami kriterlere uygunluk sıralamasında Türkiye 103, Suudi Arabistan ise 130. sırada yer alırken, halkı Müslüman olan hiçbir ülke ilk 40’a giremedi.
İslam doğru bilinir ve uygulanırsa su ve hava gibi hayat verir, ancak istismar edildiğinde hayat veren suyun sele, hayat veren havanın kasırgaya dönüşmesi gibi hayatları söndürür.
Günümüzün en temel sorunu; İslam’ın olgusu ve algısı arasındaki farkın geniş halk kitleleri tarafından anlaşılamamasıdır. Bunun için her doğru her yerde söylenemez. Sizin ne anlattığınız kadar karşı tarafın ne anladığı da önemlidir.
Uzun sözün kısası MarX’ın iki görüşünün de günümüzde doğru çıktığını, Marx’ın ruhuna ‘Fatiha’ okunması gerektiğini ben bu köşede 3-5 yılda bir birkaç kez yazdım. Ama gelin görün ki her doğru her yerde söylenir mi? Bizim okuyucularımız ‘leb’ deyince ‘leblebiyi’ anlar da vatandaş anlar mı?
Potansiyel Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, kesilmesi gereken o kadar odun varken, ‘Karl Marx’la başlayarak baltayı oduna değil; taşa vurdu. İstismarcıların eline önemli bir istismar aracı verdi.
Strateji fırsat ve tehditleri bir arada görebilme, fırsatlardan sırasıyla yararlanabilme ve tehditlere karşı sırasıyla önlem alabilme becerisidir. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı böyle bir konuşmanın getirisi ve götürüsü hesap edildiğinde stratejik olmadığı açık ve seçik şekilde görüldü.
Karl Marx’ın ruhuna Fatiha okuturken, yanlışlıkla Kılıçdaroğlu’nun ruhuna Fatiha okunmaması için, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı belirlerken stratejinin tanımını dikkate alarak seçim yapması gerekir. Fırsatlardan en üst seviyede yararlanacak, tehditlere (engellere) karşı da en üst seviyede önlem alabilecek bir adayla seçime gitmelidir.