Geçersiz oylar geçerli, geçerli oylar geçersiz sayılarak AkParti, 2002 Kasım seçimlerinde yüzde 34,4 oyla 550 koltuklu meclisin yüzde 67’sini, önce 363 tekrarlanan Siirt seçimiyle anayasayı değiştirecek sayıya yakın 365’ini kazandı.
Geçerli oyların yüzde 45’i mecliste temsil edilmedi; barajı aşan ama aştırılmayan partilere gitti, 41 ilde teşkilatlanmadığı halde seçime sokulan Ahmet Türk’ün Demokratik Halk Partisi (DEHAP)’ne verilen 2 milyon oy geçersiz olduğu halde geçerli sayıldı.
Baraj yükseltildi Tansu Çiller’in Gen Bşk olduğu Doğru Yol Partisi yüzde 9,9'la 100 bin oyla baraj altında bırakıldı ki bırakılmasaydı AkParti tek başına iktidar olamayacaktı. Ahmet Türk daha sonra 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Şimdi de seçim yasası hazırlanırken seçmenin iradesinin meclise yansımasına engel olacak düzenlemelere yer verildi. Yani her parti, sadece kendi oyuyla milletvekili çıkaracak; ittifak olarak yüzde 7 barajını geçen partiler, seçim bölgesinde gerekli oy oranına ulaşmadan, içinde bulunduğu ittifakın ‘artan oyuyla’ milletvekili çıkaramayacak.
Nasıl Cumhur İttifakı karşıtı Millet İttifakını yarattıysa, bir araya gelemeyecekleri bir araya getirdiyse bu düzenleme de yerel seçimlerde olduğu gibi; Millet İttifakı’na yarayacaktır. Böyle bir iklimde Adana’da MHP 1. Parti, Ak Parti ikinci parti olduğu halde, belediye seçimini Millet İttifakı/CHP adayı kazandı ki Adana, Ankara, Antalya, İstanbul, Mersin seçimlerini kazanacaklarını seçimden önce yazdım. Bu sistemle bir araya gelemeyenler, zorunlu olarak daha kolay bir araya gelecektir.
Neymiş? Son seçimde MHP, Elazığ’da CHP’den çok oy aldığı halde MHP değil; CHP vekil çıkarmış. Böyle durumlarla karşılaşılmasın diye yeni düzenleme yapılmış. Bu yöntemle MHP bir ilde kazanırken 41 ilde kaybedecek, oyları aynı ittifak içinde yer alan Ak Parti’ye yarayacakken, Ak Parti’ye verilen oylar MHP’nin işine yaramayacaktır.
Bu sistemle MHP seçime girerse ki gireceğini sanmıyorum ya meclisten geçmez ya da erken seçim yapılır uygulanmaz; yeni düzenlemenin kaybedeni MHP olacaktır, bu düzenleme başta MHP’ye sonra da Cumhur İttifakı’na tuzaktır. Cumhurbaşkanlığı seçiminde her oy değerlendirilirken milletvekili seçiminde sadece partilere verilen oylar geçerli olacaktır.
Türkiye’nin sorunu seçim değil geçim yasasıdır, seçime değil geçime kafa yormak ve geçim sorunun çözmek gerekir, birinci rakip geçim sıkıntısıdır. Geçim sorunu çözülmeden seçim sorunu çözülemez. Aksi tarihi yanılgıdır.
MHP Gen Bşk Bahçeli, Suriyeli sığınmacıların kalması ‘Sessiz istiladır’ derken Cumhurbaşkanı/AkParti Gen Bşk Erdoğan’ın ‘gönderilmeyecekler, kalacaklar’ demesi yanıltıldığını gösteriyor. Suriyelilerin yaşındaki Mehmetçikler Suriye’de şehit düşerken, Suriyeliler Türk topraklarını, PKK uzantıları da başta Aynel Arap (Kobani) olmak üzere onların boşalttıkları sınırlarımıza yakın yerlere yerleştirildi. Yanlışın, zararın, tarihi yanılgının neresinden dönülürse kardır denilerek bir an evvel işgalci Suriyeliler memleketlerine geri gönderilmelidir.
Bayramlarda gidebildiklerine göre can güvenlikleri de tehlikede değil. Hatay başta olmak üzere sınır illerinde bırakın azınlığı çoğunluğu sağlayacak sayıya yaklaştılar.
ABD hatta Rusya ve Batı’nın desteğiyle yarın kendi kaderini tayin hakkı (self determinasyon/öz belirtim), yani ulusların kendi geleceklerini belirlemesi hakkını kullanarak vatan toprağını fiili işgal etmeleri, Türkiye’den koparmaları bir komplo teorisi değil; şartlarını kendimizin oluşturduğu büyük bir tehlikedir.
Erdoğan Suriyeliler konusunda da seçim yasaları konusunda da yanıltılıyor. Türkiye’nin seçim değil; geçim yasalarına ihtiyacı var, geçim sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülmez.
Erdoğan, hekimler için ‘Yabancı ülkelere giderlerse gitsinler’ dediği zaman yanıltıldığını, işin doğrusunu öğrense böyle demeyeceğini yazdığım gün, ‘Rabbim yokluklarını göstermesin’ dedi. Erdoğan’ın yanıltıldığı ortaya çıkmış oldu.
Hekim sorunlarına dikkat çekmek üzere doktorların yaptığı etkinliğe katılan 89 yaşındaki Dr Erdinç Köksal’ı polis tekmelerken, Erdoğan ‘hekimlerin sorunlarının çözüleceği’ müjdesini veriyordu. Polisin görevi doktor dövmek miydi, polisin doktora kastı neydi?
Ömrünü can kurtarmakla geçiren, Şanı Yüce Allah’ın ‘Bir can kurtaranın tüm insanlığı kurtarmış sayılacağı’ dediği dedesi yaşındaki doktoru yerde sürükleyen polis kime yaranmayı, kimi memnun etmeyi düşünüyordu? ‘Rabbim yokluklarını göstermesin’ dediği hekimlerin dövülmesinden Erdoğan memnun da olamaz, fayda da sağlayamaz!
BALIKESİR/Bandırma Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Muzaffer Şenveli, acil sağlık hizmeti dışında çalışmayan doktoru göstererek hastanedeki güvenlik görevlilerine, ‘Şunu da hemen paketleyin, hemen alın hemen’ diyerek, halka mı hizmet etti, Erdoğan’ı mı memnun etti. Erdoğan, hekimi döven polisi, doktoru paketleyen başhekimi paketlerse halkın da seçimin de güvenliğini sağlar.