Türkiye, terör örgütü PKK’ya desteklerinden dolayı İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto ediyor. İsveç, PKK’nın terör örgütü olduğuna dair Birleşmiş Milletler (BM) kararını Türkiye’den sonra ikinci sırada imzaladıklarını söylerken, Finlandiya Türkiye, Finlandiya’dan İstedikleriyle ilgili yeterli delil sunmadığı için, iadelerinin yapılmadığını belirtiyor, PKK’nın terör örgütü olduğunu onayladıklarını söylüyor.
Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğini veto etti, ama 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nın ardından NATO'nun askerî kanadından çekilen Yunanistan’ın 1980'de Kenan Evren’in zamanında geri dönmesini onayladı.
Türkiye’nin onayı olmadan Avrupa Birliği (AB)’ne üye olamayan Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti, Ak Parti’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış döneminde onaylanarak Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB’ye üye oldu. Bizim isimlendirmemize göre ‘Rum Cumhuriyeti’, Türkiye’nin onayladığı belgelere göre Kıbrıs’ın tamamını kapsayan ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’dir.
1974’ten itibaren her yıl müracaat ettiği halde Türkiye’nin vetosuyla karşılaşan, Yaşar Yakış’ın ‘Çözümsüzlük çözüm değildir. Onaylamayalım da Avrupa ordularını karşımıza mı alalım’ diyerek onaylamasıyla Kıbrıs cumhuriyeti AB’ye üye oldu, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’e gelmesi sağlandı.
Yunanistan’ın Lozan’a göre silah ve asker bulundurmaması gereken, adalarda asker ve silah bulundurması da Türkiye’ye ait adaların işgal edilmesi de veto edilmedi. Bunları veto etmeyen Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğini veto etmesi kuşkulu görünmekle birlikte haklıdır ve doğrudur.
Rusya ile kesinlikle sıcak savaşa girmeyeceklerini, aksi durumda ‘dünya savaşı’ çıkabileceğini ileri süren ABD, Türkiye’nin vetosundan pek de rahatsız görünmüyor. Ukrayna için savaşmak istemeyen ABD, NATO üyesi olmayan İsveç ve Finlandiya için neden savaşsın?
Türkiye’nin vetosu, Avrupa’ya göre sorunlu çocuk olarak değerlendirilirken, Rusya’dan daha farklı görülüyor. Putin’e yakın üç farklı kanalda Putin’in tasmasız köpekleri Rusya’dan gelecek 4 milyon turist; bir avuç dolar için veto edildiği, Erdoğan’ın doları sevdiği iddia ediliyor.
Ömür biçilen hatta bitkisel hayata girdiği iddia edilen NATO, Ukrayna’nın işgalinden sonra toparlandı, Almanya dünya savaşlarından sonra ilk kez silahlanmaya 100 milyar Euro ayırdı. Avrupa Rusya’ya alternatif olarak doğalgaz ve petrolü Katar’dan almayı planlıyor.
NATO’ya girmek risk mi güvence mi? Avusturya’ya göre; götürüsü getirisinden daha fazla; Avusturya NATO’ya girmek istemiyor, tarafsız kalmak istiyor, çünkü Rusya böyle istiyor.
Sürekli okuyucularımız hatırlayacaklardır; 3. Dünya Savaşı’nın çıkma ihtimali en yüksek bölgenin Tayvan/Çin denizi ve Ukrayna olduğunu yazmıştım. Çin, Tayvan’ın kendi toprağı olduğunu, ABD ise bağımsız devlet olduğunu iddia ediyor.
ABD’nin derdi Ukrayna’yı işgal eden Rusya değil; ‘ekonomik dünya savaşına’ girdiği Çin; ‘Çin Tayvan’a saldırırsa, Tayvan’ı savunacağız, askeri müdahalede bulunacağız’ diyen ABD Başkanı Biden, Ukrayna’dakinden farklı tutum takınıyor, ‘Çin'in böyle bir yola başvurmasını beklemediklerini’ de vurguladı. Ama Çin’le ipler geriliyor.
Çin, ‘Tayvan, Çin’in ayrılmaz bir parçasıdır ve Tayvan sorunu, tamamıyla Çin’in iç işidir, hiçbir dış müdahale kabul edilemez. ABD, Çin halkının (Tayvan'la ilgili) egemenliğini ve toprak bütünlüğünü koruma kararlılığını hafife almamalı, 1,4 milyarlık Çinlinin iradesine karşı durmamalıdır. Aksi durumda çok tehlikeli bir durum ortaya çıkacaktır’ dedi.
ABD 30 yıldır tek kutup olarak istediği yerde, istediği şekilde operasyon yapabilirken, şimdi yeniden dünya iki hatta daha fazla kutuplu hale geldi. Bu nedenle ittifakların da Türkiye’nin de önemi arttı. Yeter ki fırsatlardan yararlanabilsin, tehditlere karşı önlem alabilsin. Birbirine kuvvetli bağlarla bağlı olan Türkiye’nin NATO’dan, NATO’nun Türkiye’den vazgeçmesi kolay değil.