Samsun/Bafra tütününe, şeker pancarına uygulanan kotanın kaldırılmasını, Türk tütünün Virginya tütününe mahküm olmaktan kurtarılmasını isteyen Prof Dr Ersan Şen’e MAK Araştırma Bşk Mehmet Ali Kulat ‘Hocam, Adıyaman tütününü de unutmayın’ deyince Yeniden Ref Par Gen Bşk Yrd Mehmet Altınöz ‘Sigaranın sağlığa zararlı olduğunu’ söylüyor. Bu konuşmadan anladığı bu kadarsa, YRP Gen Bşk Yrd da çok safmış.
Prof Dr Zeki Velidi Togan, 1965 Seçimleri’nde Samsun’dan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (ÇKMP) 1. sıra, öğrencisi Galip Erdem de 7. sıra adayı, birinci sıranın da seçilme ihtimali yok. Ancak Rahmetli Galip Erdem Hocasına saygısından Samsun’a gidip çalışmalara başlıyorum deyince; ÇKMP Gen Sekreteri ‘Hocam biraz daha çalışırsanız, siz de seçilirsiniz’ diyor. Bunun üzerine Galip Erdem, ben kendim için değil 8. Sıradaki arkadaş için çalışmaya gidiyorum der ve odadan çıkar. Genel Sekreter ‘Galip Hoca da amma safmış’ der.
Tütün ve şeker pancarının ekilmemesi sadece tütün ve pancar çiftçisini değil; herkesi mağdur etti. Kota uygulandığı veya alınmadığı için Samsun’da tütün çok az ekilirken, şeker pancarı ise ancak hayvan yemi olarak ekilebiliyor. Samsun kadının ekonomik özgürlüğünü sağlayan sigara fabrikaları, yaprak tütün işletmelerinde kadınlar 3 vardiya çalışırken kadın Samsun’un ekonomik hayatında erkekten çok daha fazla rol oynuyor ve saygı görüyordu.
Vardiya gecenin karanlığını aydınlatıyor, sigara fabrikası civarı giriş-çıkış saatlerinde adeta Pazar yerine, fuar alanına dönüyordu. Saat 23 vardiyasında şehrin değişik semtlerinden gelen ve oralara giden servis otobüsleri adeta gündüze çeviriyordu geceyi.
Sadece Alaçam’da 900 kişi çalışıyordu. Ekim ve hasat işi zor olsa da yapılacak bir iş, kazanılan para vardı, ailede herkes mutlu ve birbirine saygılıydı. Kadın cinayeti yok denecek keder azdı. Kadının ekonomideki rolü azaldıkça, geçimsizlik atınca aynı oranda kadına şiddet de artıyor.
Çarşamba Şeker Fabrikası kapatılarak hem çalışanlar hem de tüketiciler mağdur edildi. Devlet ürettiği şekeri kendi pazarlayıp satmadığı için, özelleştirilen fabrikaların sahipleri tekel oluşturup şekeri istedikleri fiyattan satabiliyor. Türk Şeker, devletin ürettiği şekeri ucuz fiyattan Şeker Birliği’ne verirken, vatandaşa yüksek fiyattan satılıyor. Tüketici de çiftçide kaybediyor, sadece tekel oluşturan özelleştirme adı altında fabrikaları alanlar kazanıyor.
YEDAŞ 442 milyon dolara alacaklarıyla birlikte aldığı TEAŞ’tan 5. yılda 550 milyon dolar kazanırken ve geriye kalan 20 yıl bedavaya aldığı elektriğe yüksek zamlarla bize satıyor. Üretim devletin barajlarında, dağıtım devletin ulusal enerji ağı üzerinden yapılıyor. Sürekli arzı sağlayacak yeterince personel bulunmadığı için tamamen yüksek kara yönelik çalışıldığı için bir sorun çıkması halinde devlet çaresiz duruma düşüyor. Deprem ve afet yokken bile Samsun’da yeterince aydınlatma yapılamıyor veya yapılmıyor. Şehrin büyük bölümü adeta korku filmi platosu gibi karanlığa gömülüyor. Apartmanların otomatik aydınlatmalarıyla insanlar yollarını bulabiliyor.
Vatandaşın daha fazla mağdur edilmemesi için özelleştirilen elektrik, şeker ve sigara üretimi mutlaka yeniden kamulaştırılmalıdır.