Başbakan Erdoğan’ın bir hışımla dokunulmazlıkları meclise taşıyacağını söylemesinin ardından ‘Dokunamazlar’ demiştim. Ve de öyle oldu. İpe un serildi. Bülent Arınç’ın ‘Ben de olsam dağa çıkardım’ diyerek PKK terörünün haklı gerekçeleri olduğuna vurgu yapması ‘Kirli Elle Temiz Eller Operasyonu’nun yapılamayacağını göstermişti. Çoğu AKP’lilerden oluşan komisyonlarda sürüncemeye terk edildi ve iki ay içerisinde meclise sevk edilmesi düşünülmüyor. Milletin gazı alındı. Dokunulmazlık meclisin gündeminden çıkarıldı. Vekile dokunamayan meclis anayasayı öyle veya böyle değiştirecek. MHP dışında kalan partiler ve APO birçok konuda anlaştı.
Hedef:
Çok dilli, çok dinli, çok uluslu bir anayasa; parçalanmış bir TÜRKİYE
Başbakan Erdoğan TBMM’de ortak komisyon anayasa değişikliğinde uzlaşamazsa, ‘bizim anayasamız hazır, ‘ hazır’ dediği anayasanın mimarı Prof. Dr. Ergun Özbudun. Özbudun’un anayasası Türkiye’yi böler dediğimizde, Başbakan, ‘bu anayasayla ilgimiz yok’ demişti. Zaman geçti, Türkiye değişti, reddedilen anayasa bugün sahipleniliyor.
ABD Başkanlarından Ronald Regan döneminde, ABD Kongresi'nin onayı ile,ABD hazinesinden finanse edilerek kurulan NED (National Enoowment for Democracy) :Ulusal Demokrasi Fonu’un amcını, CIA'nın eski yöneticilerinden Ralph Mcgehe özetle şöyle açıklıyor:
"Ülkelerin karıştırılması operasyonlarında kullanılan birçok işlevin NED'e transfer edilmesiyle, Avrupa'da ve Türkiye’de yerleşik ve çoğu birleşik devletler tarafından parayla beslenen hükümet dışı örgütler; sivil toplum örgütleri (NGO) de doğrudan ya da dolaylı olarak CIA'nın operasyonlarında yer alıyor."
ABD Temsilciler Mec.Üyesi Mr.Gilman: "NED" devletin (ABD) giremediği yerlere
girer.".
Ergun Özbudun, NED'in ' Araştırma Konseyi' /CIPE (Center for International Private Enterprise) /Uluslar arası Girişimciler Merkezi Türkiye bürosu 2.Direktör'ü ve Türk Demokrasi Vakfı kurucusu, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) yöneticisi olmuş, NED'in yayın organı 'Journal of Democracy' dergisinin yayın kurulunda da yer alıyor.
NED yönetim kurulu başkanlarından Winston Lord NED'in faaliyetleriyle ilgili olarak şöyle diyor "Ergun Özbudun'un TDV (Türk Demokrasi Vakfı)'si NED'den CIPE üzerinden 80.000 dolar alarak Türkiye'de özelleştirmeye destek verdi. Demokratik ilkelerin ve hakların güçlendirilmesi için NED'den 300.000 , AB'den 250.000 Euro finansal destek aldı.
Çekoslovakya eski Devlet Başkanı Vaclav Havel, NED'den anayasa ve seçim yasaları hazırlanmasında talepte bulundu. Ergun Özbudun’lu NED gerekli yardımı yaptı. Zamanın NED başkanı Carl Gershman ABD Açık Diplomasi Danışma Konseyi'nin toplantısında, "Çekoslavakya’ daki seçim sürecine derinden katıldık " diyerek "derin" katkılarını anlattı.
Bugün Çekoslavakya yok, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak iki ayrı cumhuriyet var. NED, eski Yugoslavya'ya da yardımda bulundu. Yugoslavya; Sırp, Boşnak, Hırvat … paramparça ve kan denizi oldu. (Sadece bir günde 10 binden fazla silahsız sivil Müslüman Boşnak (Türk) Sırplar tarafından öldürüldü)
NED'in Tükiye'ye bakışı:
"Ulus devletler, dünya egemenliğinin önünde en büyük engeldir’
Milli devletler kendi topraklarının kullanımına ve iktisadi ortamına dışarıdan yapılacak girişimleri, dış siyasetlerinin doğrudan yönetilmesini engelleyebilirlerdi. Daha da kötüsü yandaş yönetimlerin yerini her an daha bağımsızlıkçı yönetimler alabilirdi, bu devletlerin sınırlarının eleğe döndürülmesi işi, ilgili ülkelerin insanlarının onayı alınmadan gerçekleştirilemez.
Bu nedenlerle, bu ülkelerde 'hür dünya' işlerinden "insan hakları" ve "din hürriyeti" operasyonları ile ABD'nin uygun göreceği türden yönetimler ve demokrasiler kurulmalıdır."
Almanya'nın Hristiyan Demokrat Parti bağlantılı, NED'in uzantısı Konrad Adenauer Vakfı'nın etkinliğinde Pr.Dr Udo Steinbach: ‘Türkiye yapaydır. Gerçekten var olan Türkiye bir adamın dikte ettirmesiyle yaratılmış bir yapay oluşumdur. Bunu yapan kişinin adı Mustafa Kemal'dir. Bu adam tek başına yapay bir devlet yaratmıştır.’
Aynı toplantıda Ergun Özbudun:
‘Olan şey M.Kemal'in var olmayan farazi bir varlığı; Türk Milleti'ni ayağa kaldırarak ona hayat vermesiydi. …’
Yani, Türkiye ve Türk milleti yapaydır. Türk milleti diye bir millet yoktur. Uygun yasalarla parçalanabilir, yok edilebilir. Türk milletini bir arada tutan değer ve yasalar ortadan kaldırılırsa millet dağılır.
Dün, yobaz, gerici, irticacılıkla suçladıkları insanların haklarını bugün savunuyor görünmelerinin, türbana özgürlük istemelerinin, Arap ülkelerindeki değişim rüzgarlarının sebebi budur. Oralara gelen bahar, Arap değil ABD baharıdır.
Türkiye’de estirilen özgürlük rüzgarlarının nereden geldiğini, anayasanın ‘mutlaka’ değiştirilmesi gerektiğini savunanların asıl amaçlarının ne olduğunu şimdi daha iyi anlamışsınızdır.