Atatürk önderliğinde Türk milletinin, işgal edilen topraklarını geri aldığı ve Yunanı denize döktüğü gün; ’30 Ağustos Zafer Bayramı’ Yunanistan’ın ulusal yas günüdür. Bayramımız kutlu olsun, Şanı Yüce Allah’ın rahmeti başta Atatürk olmak üzere bu bayrama ve bu vatana kavuşmamızı sağlayan şehit ve gazilerimizin üzerine olsun, onları saygı ve özlemle anıyoruz.
Yunanistan ilk kez 1. Dünya Savaşı’nda, 1914’ten beri cephede olan Türklerle doğrudan savaşa girdi, bir yıl sonra Osmanlı yenilgiyi kabul edince, galip devletler yurdumuzun paylaşılması planına Yunanistan’ı da dahil ederek, Anadolu’nun batı kısmını Yunanistan’a verdiler.
Batı’nın teşvik ve desteğiyle Anadolu’yu işgal eden Yunanistan askerileri Ankara/Polatlı yakınlarına kadar ilerlese de Atatürk’ün öncülüğünde ve komutasında başlatılan Kurutuluş Savaşı sonucu 1922’de geldikleri gibi değil; askerlerinin yarısını kaybederek ve esir vererek İzmir’den denize döküldüler. Orduları dağıtılmış, silahları alınmış Türk milleti o zaman düşmanı denize döktüğü gibi bugün de dökecek, vatanına sahip çıkacak güçtedir.
Einstein ‘Aynı şeyi yaparak farklı sonuç beklemek ahmaklığın tanımlarından biridir’ dediğini unutan Yunanistan ‘tele kulak’ ve benzeri iç sorunlarını unutturmak için, ülkesinde bulunan ABD ve NATO güçlerine güvenerek Türkiye’ye savaş açmayı göze alarak adeta ateşle oynuyor.
Zaferin 100. Yılında Yunan uçakları, birkaç gün sonra da Rusya yapımı S300 Hava Savunma sistemleri Türk uçaklarına kilit attı; füzeler Türk uçaklarına kilitlendi. Türk uçakları aynı şekilde kilit atarak görevlerini sürdürdü. Yunanistan’ın yaptığı ‘it dalaşı’ değil; it savaşı; düpedüz ateşle oynamaktır.
Türkiye’ye S 400 aldığı için yaptırım uygulayan ABD, NATO üssünde Rusya yapımı S 300 kullanıyor ve Türk uçaklarına kilit atılmasına göz yumuyor. Adeta savaşa davetiye çıkarılıyor.
1. Dünya Savaşına girilmesi konusunda Kral Konstantin ve Başbakan Venizelos arasında anlaşmaya varılamayınca, İtilaf Devletlerinin çağrısına rağmen, 1914 yazında başlayan Savaş’a Yunanistan 1917’de girdi. Giriş amacı; Osmanlı tehdidinden kurtulmak, Anadolu’yu topraklarına katarak, İstanbul’u almaktı.
Osmanlılar 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nı kaybederek 1829 yılında Rusya'yla imzaladıkları Edirne Antlaşması'yla Yunanistan'ın bağımsızlığını kabul ettiler.
Osmanlı Devleti başta Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya olmak üzere; başka devletlerle savaşıp yenilince, Yunanistan bağımsızlığına kavuştuğu toprakları savaşmadan 10 katına çıkardı. Şimdi yine başka devletlerin güçlerinden yararlanarak Ege ve Akdeniz’e hakim olmak istiyor.
Türk tarafı savaşı başlatan taraf olmamalı, ancak ulusal çıkarları da sonuna kadar korumalı, asla taviz vermemelidir. S 400’ler bölgeye konuşlandırılmalıdır. Yunanistan’a karşı iktidarı, muhalefeti, STK’sı, sanatçısı; Türk milleti bölünmez bir bütün olarak tepki göstermelidir, aksi durumda ya savaş kaçınılmaz hale gelecek ya da Yunanistan havada denizde, adalarda taciz ve işgaline devam edecek.