Toplumumuzda sıkça karşılaşılan bir önyargı, engelli bireylerin üst düzey görevlerde yer alamayacağıdır. Oysa bu düşünce, hem insan haklarına hem de fırsat eşitliği ilkesine aykırıdır. Tarih ve günümüz, engelli bireylerin azim ve kararlılıkla her alanda başarılı olabileceklerini defalarca kanıtlamıştır.
Engelli bir bireyin milletvekili, kaymakam, vali, savcı, hakim veya belediye başkanı olmasının önünde ne tür bir engel olabilir? Fiziksel engeller mi, yoksa zihinlerdeki bariyerler mi? Bu sorunun cevabı çok açık: Asıl engel, toplumun oluşturduğu ön yargılar ve engelli bireylere sağlanmayan fırsatlardır.
Engelli bireylerin liderlik pozisyonlarında yer aldığı ülkeler, toplumsal çeşitliliğin ve eşitliğin en iyi örnekleridir. Örneğin, ABD’de eski Senatör BobDole, bir savaş gazisi olarak fiziksel engeline rağmen yıllarca ülkesine hizmet etti. Hindistan’da, engelli aktivistlerden oluşan gruplar, hem yerel hem de ulusal düzeyde yönetim süreçlerinde etkin roller aldı. Bu örnekler, engelli bireylerin yalnızca kendi sorunlarını çözmekle kalmayıp, toplumun geneline katkı sağlayabilecek liderler olduklarını gösteriyor.
Türkiye’de de pek çok başarılı engelli birey bulunuyor. Ancak bu bireylerin potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştirebilmeleri için öncelikle eğitimden istihdama, siyasetten sosyal hayata kadar her alanda fırsat eşitliği sağlanması gerekiyor. Engelli bir bireyin belediye başkanı ya da vali olması neden mümkün olmasın? Fiziksel engellerin ötesinde, bilgi birikimi, liderlik yeteneği ve topluma hizmet arzusu olan her birey, bu görevleri hakkıyla yerine getirebilir.
Engellilerin önündeki asıl engel, fiziksel kısıtlamalardan çok, toplumun zihinsel bariyerleridir. Bu bariyerler, "Engelli biri bu görevi yapamaz" düşüncesiyle başlar ve bireylerin önüne görünmez duvarlar örer. Bu duvarları yıkmak, toplumun her kesiminin sorumluluğundadır.
Engelli bireylerin yeteneklerini sergileyebilmeleri için gereken tek şey, onların önündeki engellerin kaldırılması ve destek olunmasıdır. Onlara uygun fiziki koşullar, ulaşılabilirlik ve eşit fırsatlar sunulduğunda, engelli bir bireyin başaramayacağı hiçbir şey yoktur.
Engelli bir milletvekili, kaymakam, vali ya da belediye başkanı görmek, sadece engelli bireyler için değil, toplumun tamamı için bir gurur kaynağı olacaktır. Unutmayalım, liderlik bir yetenek işidir; fiziksel durum değil, bilgi, vizyon ve kararlılık liderliği belirler.
Toplum olarak "engelli" kelimesini sadece fiziksel bir durumu ifade etmek için değil, zihinlerdeki önyargıları da tanımlamak için kullandığımız gün, gerçek anlamda eşitliği sağlamış olacağız.
Yeter ki engel olmayın! Engelli bireylerin başarısı, toplumun başarısıdır.