Samsunspor'un 9 kişi kalmasına rağmen Gümüşhanespor maçından 3 puanla dönmesi harikaydı...
Bir kaç cümleyle maçı özetlersek;
"Öncelikle rakip oldukça zayıf bir ekipti, "üçüncü bölgeleri yoktu" demek yerinde olur. Kanat oyuncuları yoruldu, tel tel döküldü... 9 kişi olmamıza rağmen oyunun merkezinde var olan bizdik. Gümüşhane'nin zayıf noktaları oldukça fazlaydı ve bu bizim işimize geldi. Daha diri bir rakip karşımızda olsaydı, belki bir puanla, belki de puansız dönerdik..."
Ve gelelim, oradaki heyecana, sevince, inanmışlığa, ambiyansa...
Ve bir de İrfan Hoca faktörüne..
O son saniyelerde gelen Samed'in golünden sonraki sevinci, takımdaşlığı, inanmışlığı uzun yıllardır görmedim...
"Nasıl anlatılır kelimeler yeter mi?" bilemiyorum...
Sahada 9 kocaman yürek, topun önüne göğsünü siper eden, kafasını yaran Aytaç! Kulübede 15 inanan arkadaş, tribünde 300 kişilik muhteşem ambiyans...
Kaleci Ahmet hiç oturmadı... Yedek kulübesindekiler; 30 dakika sanki sahada mücadele eder gibi bir o yana bir bu yana koştu, durdu...
Yardımcı hocalar, Yücel hoca hepsi inanmıştı zafere...
Baskı altında olduğumuz anlarda İrfan hocanın tribünlere gelip, "bağırın, destek verin" diyerek, haykırması...
Taraftarın çocuklara 10. güç olması...
Ve Nurullah!.. Sen bu maçta kart görmediysen, sana helal olsun kardeşim...
Senin aut atışlarından o rahat tavrını izlerken, "şimdi kart görecek" diye belki de 90 dakika boyunca en az 10 defa demişimdir...
Beni yanılttığın için teşekkürler...
Bu kadar mı zamanı olumlu kullanır bir kaleci!..
Arkadaşlarına nefes oldu, dinlendirdi, oyunu soğuttu...
Sanki yılların deneyimi vardı kalede...
Uzun boylu, oyunu okuyabilen, sakin, heyecanlanmayan, beyler!...
Samsunspor'dan bir kaleci doğuyor...
İrfan hoca...
Öncelikle şunu belirtmekte fayda var...
Antrenmanda, saha kenarında lisansın vardır, "teknik direktör" olarak durabilirsin, takımı yönetebilirsin, başarılı olursun, olamazsın. Futbol bu, iyi sonuçta kötü sonuçta var..
Sahada istediklerini yapamayan futbolcu grubu da olabilir...
Bunlar futbolun doğasında var...
Ancak önemli olan "lider olabilmektir..."
Ben Gümüşhane maçında kazanılan üç puanda en büyük payı İrfan Hoca'ya vermek istiyorum...
Bizler alışığız, iki kırmızı kart sonrası santrafor çıkar, kanatlara şişir, top yekün ceza alanı ve kalenin önüne set ol, gol yersen bir puan, ikinci yersen üç puan gitsin... Sonra bir açıklama hakeme yüklen...
Biz maçtan sonra galibiyetten kırmızı kartların haklılığını soramadık ya!...
Kırmızı kartlar sonrası paniklemeyen, sakin tavrını koruyan, kulübeye oturup, yardımcılarıyla 5 dakika kadar puanın muhasebesini yaptı İrfan Hoca...
Sonra o değişikler geldi...
Futbolun aslında "zeka oyunu" olduğunu da hatırlattı bize...
O anlarda saha kenarında onu izledim ve dedim ki; "Alışık değiliz hocam yapma!"
Yaptı... Bekledi, yazdı çizdi... Nokta değişiklikler, oyunu sağ bekin olduğu bölgeye yıktı, merkezi sağlamlaştırdı. Bir kaç dakika bunaldık mı evet ama sonuçta o golü yemedik, tuttu hocanın planı...
İşte dedim ya, lider olabilmek... İrfan hoca paniklemedi, sakinliğini korudu, sahadaki çocuklarının da paniklemesine izin vermedi...
"Evin babası, çocuklarını yangından başarıyla tahliye etmeyi başardı..."
Biz de maç sonundaki İrfan hocanın çılgınlar gibi sevinmesini izledik..
Ne güzel bir sezon başlangıcı oldu, 34 hafta sonuna dek devam etmesi dileğiyle...
Bu arada Gümüşhane'de söz aldık, Pendik maçında 25 bin kişi tribündeyiz...