Pazar gecesinin zaferini gazetemizin manşetine 'nasıl başlık atsak?' diye arkadaşlarla kafa kafaya verdik, onlarca fikir ortaya çıktı.
Alışkın değiliz, üst üste kazanmaya, 'seri galibiyetleri' başlıklara taşımaya.
Sağ olsun Fuat Çapa ve 'küllerinden doğan' futbolcularımız, bize ilkleri yaşatıyor.
5 maçta 13 puan, 5 maçlık yenilmezlik serisi...
Kolay iş değil...
Nereden nereye adım adım zirveye...
Uzun bir süre sonra on binleri gördük 19 Mayıs'ta...
İstanbul'dan Hakkari'ye, Tekirdağ'dan Amasya'ya, Bursa'dan Ankara'ya...
Çarşamba, Terme, Kavak, 19 Mayıs, Bafra....
Özlemişiz tribünlerdeki kırmızı-beyaz renklerin doluluğunu...
Hep bir ağızdan 'şampiyonluk şarkılarını' söylemeyi..
Pazar gecesi tribünlerdeki ahenk de dikkat çekti, tek bir çatlak ses bile yükselmedi.
Muhteşem bir tablo vardı.
Samsunsporlu futbolcularda lideri devirerek en güzel karşılığını verdi sevdalılarına...
Her anlamda kazançlı olduğumuz bir haftaydı. Hem zirve yolundaki lider Ankaragücü kayıpsız geçtik, hem üstteki rakipler puan kaybı yaşadı ve en önemlisi taraftarla eskisi gibi 'sağlam bağlar' atıldı...
Bu saatten sonra bizi neler bekliyor.
İnanın aklımızın ucundan 'en ufak bir olumsuz düşünce' dahi geçmiyor ki, 'şans eseri' kazanmıyoruz, rakibe göre 'akıllı futbol' oynayarak kazanıyoruz.
Yani doğru ve zamanında işler yapıyoruz.
Fuat Çapa'nın Samsunspor'a kattığı en önemli 'katma değer' bu oldu.
Hem futbol anlamında gelişiyoruz hem de fiziksel ve aidiyet duygularımızı kazanıyoruz.
'Kazan-kazan'
Devre arasına kadar 3 maçımız kaldı. Belki kayıpsız 9 puan, bilemedin İstanbulspor deplasmanından 1 puanla dönüp, elde 7 puanla devreye girebiliriz.
En kötüsü 32 puan yapar.
O zaman işte yabancıdan yerliye, golcüden sağ kanata, stoper derken, adrese teslim, doğru transferlerle Süper Lig biletini neden kapmayalım ki?