Samsunspor'un zorlu İnegöl maçından üç puanla dönmesi oldukça önemliydi. Rakibimiz Manisa FK'nın firesiz geçtiği haftada zirve takibini sürdürmek hem de üst üste maç kazanma alışkanlığı elde edebilmemiz adına kesinlikle sahadan üç puanla ayrılmamız gerekiyordu.
65. dakikaya kadar yine yokları oynadık. İlk devrede iki önemli atak izledik. Enes'le gole yaklaştı, Guido'nun ofsayt verilen golünden başka elde hiç bir şey yoktu. Orta saha mücadelesi izledik. Rakip ikinci bölgede oyunu kontrol etti ve biz de onlara ayak uydurduk.
Kanatlardan gelmeye çalıştık ama istediğimiz varyasyonları başaramadık. Atabey sahada var mıydı yok muydu yine göremedik. Bahattin ve Kubilay'ın oyuna girmesiyle hareketlendik.
Orta saha çalışmaya, üretmeye başladı. Caner ve Enes'e açık alanlar, Kubilay'a serbest oynamak kaldı. Bahattin kanatta oynasa da 'gizli santrafor' görevini başarıyla yerine getirdi.
Gol de tam zamanında geldi. Kritik bir dakikada rakibin direncini kırdık. Golle beraber daha çok arzulayan bir futbol oynadık ama yine son vuruşlarda, finallerde başarılı olamadık.
Hep şikayet ettiğimiz resim...
İlk golü bulsak da böylesine kritik deplasmanlarda ikinci golü bulmakta zorlanıyoruz. Bulmamız lazım. Önemli olan üç puan desek de, farklı kazanmak, çok gol atmak, iyi futbolda istiyoruz.
Taraftar maçın sonunda futbolculara gerekli mesajı verdi. "Biz buradayız, yalnız bırakmıyoruz ama siz de artık kendinize gelin..."
Şampiyonluğa inanmış, beklentilerin yüksek olduğu bir camia olduğumuzu futbolcu arkadaşlarımızın artık beynine kazıması gerekiyor.
Evet alınan üç puan şampiyonluk yolunda önemli ama taraftar, camia bununla da yetinmiyor.
Kavga, gürültü istemiyor, mücadele, hırs, şampiyonluk istiyor.
Sonuç tatmin ediyor ama futbol şampiyonluk için yeterli gelmiyor..
Rakibimiz güçlü, bizden 4 puan önde. O takılacak ki; biz ona yaklaşacağız ama...
Bu futbolla mı, tırnak yiye yiye mi?