"Nasıl başlarsan, öyle gider" derler.. .
Ben de yeni yılın ilk yazısında mümkün mertebe pozitif düşüncelerle başlamak istedim.
Yeni yılın ilk maçında zor da olsa uzatmalarda gelen Guido Koçer’in golü takımımıza da bizlere de kabusa dönen gecede derin bir nefes aldırdı.
Kabus gibi çöken o ölü toprağı adeta üzerimizden attık.
Yine üretken olamadığımız, klasik maçlardan biriydi Adanaspor maçı...
Takım içinde adeta psikolojik bir baskı olduğunu çok bariz görülüyordu.
Belli ki futbolcu kardeşlerimizin kafaları karışık.
Gerek başkanın ara ara çıkışları, gerek Ertuğrul Hoca'nın imalı açıklamaları takım içinde olumsuz bir hava oluşturmuş. Özellikle son dönemlerde yapılacak transferlerin kamuoyunda dillendirilmesi de cabası.
İster istemez takım içinde huzursuzluk yaratmış görünüyor. Bu da yeterince verimli olamayan futbolcu kardeşlerimizin psikolojisini bozduğu aşikar. Topçu oynayacaksa da eli ayağına dolaşıyor…
Devre arası transferlerin yapılıp bu konunun kapanması şarttır bu gibi söylemler şampiyonluğa giden takımımıza etkilemesini istemeyiz.
Geride bıraktığımız senede camiamız ve futbolcu kardeşlerimiz bir çok şey yaşadı.
Alınan yerli ve yabancı oyuncuların isteneni verememesi ya da sakatlıkları.
Üzerine bir de Kovid-19 salgını işlerin içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir.
Ertuğrul Hoca'nın veryansınları takım olamadıkları ideal onbiri bir türlü bulamadıklarını yaptığı açıklamalarda dile getirdi.
Halbuki dostlar bu işin özeti "’Yapılan transferlerin tutulmamasıdır’" bu kadar basittir.
Gelinen noktada ise futbolcu kardeşlerimiz bunca olumsuzluklara rağmen ilk devre bir başarı hikayesi yazmıştır.
Hepsini tebrik ediyorum.
Bu sütunlardan yazmak da kolay eleştirmek de...
Sürekli eleştirdiğiniz futbolcu kardeşlerimizin geldiği noktada başarılarını kabul etmek gerekmiyor mu?
Takımınızın kalitesi bellidir neler yapabilecekleri de...
Bu fedakarlığı görmezden gelemeyiz.
Devre arası doğru yapılacak takviyelerle ait olduğumuz yere Süper Lig'e mutlaka geri döneceğiz.
Bu maç artık iyisiyle kötüsüyle geride kalmıştır.
Bu maçta özellikle dikkatimizi çeken sıra dışı bir durumla karşılaştık!
İstiklal Marşı okunurken her ne bahanesi olursa olsun ben kendi adıma konuşuyorum; Gıyasi denen futbolcuyu şiddetle kınıyorum böyle bir duruş yok!
Ne yapmaya çalıştı ya da çalışıyor anlamadım, bizleri Türkiye'ye rezil etti, gereği mutlaka yapılacaktır! Neyse bu konu hakkında daha fazla yorum yapmak istemiyorum maçın adamı yine Burak Çalık’tı.
Guido Koçer ise gemisini kurtaran kaptan oldu.
Artık bir seneyi de bir sezonun yarısını da geride bıraktık. Umutlarımız Guido'nun 96. dakikada attığı gol ile yeşerdi. Öyle ya da böyle 3 puanı aldık bundan sonraki maçlarda da belki bu tür müsabakalar yaşayacağız yeter ki sonu mutlu bitsin.
Yazımın başında da dediğim gibi "Nasıl başlarsan, öyle gider."
Bizim bir hayalimiz vardı, artık o hayal gerçek oluyor….
Yazarın da söylediği gibi;
"Sen neye hazırsan, o da senin için hazırdır."