ÖMÜ'nün Kurupelit yerleşkesindeki Karadeniz Erkek Öğrenci Yurdunda, öğrencilere kurtlanmış yemek yedirilmiş. Zehirlenen bazı öğrenciler acile kaldırılmış. Valilik de bunun üzerine soruşturma başlatmış.
Olması gerektiği gibi yani!
Ve fakat.
H.HALK'ın dün manşete taşıdığı haberde, bir siyasi partinin kadın ve gençlik komisyonu başkanlarının ''İyi de denetim nerede?'' şeklindeki sorularına da yer verilmiş.
Sahi denetim nerede?
Askerliğimi 1981-82 yılları arasında Çorlu yakınlarındaki bir birlikte yapmıştım.
Büyük bir garnizondu.
Ki;
Garnizonun içinde bir piyade alayı, bir zırhlı alay, bir istihkam ve bir topçu taburuyla birlikte bir de lav bölüğü vardı.
Binlerce askerden oluşan kalabalık bir garnizondu yani.
Mutfak da ortaktı.
Şimdi eratın yemekleri garnizonlarda hazırlanmıyor galiba.
Hazır geliyor.
Bu nedenle denetim de yapılıyor olmalı.
Ve fakat.
O yıllarda grevimi yaptığım garnizon gibi birçok birlikte yemekler, bulundukları garnizonlarda hazırlanıyordu sanırım.
Bizim kalabalık garnizonun yemekleri de, koca koca buhar kazanlarının bulunduğu tek bir mutfakta hazırlanıyordu.
Yemeklerin hazırlanması sırasında denetim de yapılıyordu belki ama kimi zaman aksamalar da oluyordu.
Bir bayram günü yemekte tatlı da vardı.
Kadayıftı o tatlı.
Tatlı var diye ne kadar sevinmiştim.
Ve fakat.
Hazırlandıktan sonra nereye konulmuşsa, kadayıfa mazot kokusu sinmişti.
Tatlıdan tek bir çatal bile alamamıştık.
Garnizonda dağ taş kadayıf dolmuştu.
Çöpe gitmişti yani.
Sabah kahvaltılarında çoğu zaman un çorbası çıkardı.
O çorbalar etli olurdu genellikle (Un çorbasında et olmayacağına göre ''Etliydi'' derken ne demek istediğimizi anlamışınızdır sanırım).
Nöbetçi subayı kahvaltımızı yapıp yapmadığımızı denetlemek için yemekhaneye gelmişti.
Soyadını şimdi hatırlayamıyorum ama destek bölüğünde görevli İdris Üsteğmen, kimsenin yemediğini görünce karavanayı kontrol etmiş ve neden yemediğimizi anlamıştı.
Çok sinirlendi haliyle.
''Sizi anne ve babalarınız, bu orduya emanet ettiler. Bu durum size nasıl reva görülür. Kimdir bu levazım subayı, bulacağım ve askeri mahkemede yargılanmasını sağlayacağım'' demişti.
Kahvaltı ihtiyacımızı o sabah, çay ocağından sucuklu yumurta bir bardak çayla yapmıştık ki, zeytinler de bazen 'etli' falan geldiğinde Samsunlu çaycımız Remzi Abi'ye başvururduk.
Çorumlu olduğunu bildiğimiz İdris Üsteğmen sert adamdı.
Nöbetçi olduğu günlerde adeta terör estirirdi ama o sabah bize sahip çıkmış olması çok hoşuma gitmişti.
Söylediği gibi de o levazım subayını bulmuş ve askeri mahkemede yargılanmasını sağlamıştır mutlaka.
Garnizonda yemeklerin bozuk çıkma nedeni denetimsizlikti yani onu demek istiyorum.
Tıpkı öğrenci yurdunda gençlerimize kurtlanmış yemek verilmesi ve o gençlerin zehirlenmesine neden olan durum gibi yani.
Soruşturma açıldığı söyleniyor.
Öyledir muhakkak.
Öğrencilerin kırılan gururu ve anne ve babaların bu durum karşısında yaşadıkları mahcubiyetinin bedeli ne olacak peki?
