Gazeteci inanmadığı bir görüşü savunmaya veya meslek ilkelerine aykırı bir iş yapmaya zorlanamaz.
Böyle diyor Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesinin Gazeteci hakları bölümün 3.maddesinde.
Gazetecinin Temel görevleri ve ilkeleri başlıklı bölümün 1.maddesinde de Halkın bilgi edinme hakkı uyarınca, gazeteci kendi açısından sonuçları ne olursa olsun, gerçeklere ve doğrulara saygı duymak uymak zorundadır.
Aynı başlık altında 5 maddede ise Gazeteci; temel bilgileri yok edemez, görmezlikten gelemez ve metinlerle belgeleri değiştiremez,tahrif edemez. Yanlış,yanıltıcı ve tahrif edilmiş yayın malzemesi kullanmaktan uzak durur.
Gazeteci her türlü baskıyı reddeder ve çalıştığı basın-yayın organı dışında kimseden işiyle ilgili talimat alamaz.
Bu da 15 madde den bir alıntı.
Gazeteciliğin Anayasası kabul ettiğimiz hak ve sorumluluk bildirgesindeki bu temel ilkelere rağmen,o sansür belgesini imzalayan ve yayınlayan muhteremlere sorarım.
Nasıl sindi içinize.
Ne söylüyorsunuz haber toplantılarında arkadaşlarınıza.
Bakabiliyor mumusunuz onların yüzüne.
Ama tam gözlerinin içine bakarak.
''Biz doğrusunu yaptık''diye biliyor musunuz.
Söyleyebilirsiniz belki ama onlar inanıyor mu size.
Önemli olan bu aslında.
Sizinle çalışan gazeteci arkadaşlarım.
Benim genç meslektaşlarım.
''Gazeteci her türlü baskıyı reddeder'' ve ''Gazeteci inanmadığı bir görüşü savunmaya zorlanamaz'' temel ilkelerine rağmen,gazetesinin 3. sayfasındaki o metni okuduğunda ne düşünmüş olabilir.
Onlar adına hiç empati yaptınız mı.
Onların yerine bir kez olsun koyabildiniz mi kendinizi.
Biz Hedef Halk çalışanları.
Bunu yapmak zorunda değiliz biliyor musunuz.
Ne mutlu bize.