Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz diye bir söz vardır. İfade edilen; geçmişin küllerini saklamak değil, gelecek için ateşi canlı tutmaktır. Ateşi canlı tutabilirsek geleceğe güvenle bakabiliriz.
Sonuç almak için
Hiç kimse ötekileştirilip dışlanmamalıdır. Birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilir; uyumlu, yapıcı istişarelerle, kolektif akıldan yaralanılarak yol alınır ise, istenen, hedeflenen sonuca mutlaka ulaşılır. Mesele, sonuç alabilmektir. Bu; diplomaside de, her hangi bir işte de böyledir.
Eğer sonuç alamamışsanız, emekleri heba etmiş olursunuz. Size bağlanan ümitleri boşa çıkartmış olursunuz ki; buna hakkınız yoktur. Belki ortaya konacak mazeretler olacaktır. Ancak, ne kadar geçerli olursa olsun hiçbir mazeret, bir işi yapmış, başarmış olmanın yerini tutmayacaktır.
Öncelikle olurları oldurmak
Bu arada olumsuzlukları temcit pilavı gibi konuşmanın anlamı yoktur. Olmazları herkes biliyor, önemli olan olabilecekleri söylemek ve yapmaktır. Olabilecekler yapıldıkça, artan moral ve motivasyon ile imkansız gibi görülen bir çok şey kolaylıkla başarılmaya ve yapılmaya başlanacaktır. Oluşacak sinerji ile her yerde artılar artacak ve toplu büyük başarılara zemin hazırlanacaktır ki; başlangıçta hiç kimsenin tahayyül dahi edemediği hedefler aşılıp geçilebilecektir.
Olurları oldurdukça olmazların da olura döneceğini herkes görecek ve bu örnek alınacaktır. Bu; kişiler içinde, aile için de, topluluklar içinde, devletler içinde böyledir… Amacı ve hedefi olan ve belirlenen hedefe ulaşmak isteyen herkes için, geçerli bir bakış açısıdır. Başarı herkesi mutlu eder, motive eder.
Suçlu aramak yerine
Çözüm üretmek, iş yapmak yerine laf üretip eleştirmek, dedikodu, çekiştirme vb. faydası olmayan, ama hem yapanı ve hem de dinleyenleri huzursuz eden, esastan uzaklaştıran ve hatta bezginliğe sürükleyip kopmalara yol açar. Böyle bir durumda suçlu aranır. Suçlu; başarının sıradan bir bölüşeni olmak yerine, kendisini başarısızlığın liderliğinde tutmakta ısrar edenlere ait olanlarındır.
Bazıları kendileri için ördükleri duvarlar ve koydukları kurallar dışında hiçbir hayat şansının, başarı şansının olmadığını dayatabilirler ki; işte, başarısızlığın en büyük nedeni bu olmaktadır. Başarıya taşıyacak yöntemler yerine; yüksek egolar, kişisel çıkarlar vb. öne geçince başarısızlık muhakkak olmaktadır.
Yerine göre esneklik, hem mümessillerin kendilerine ve hem de katkı sağlayabileceklere alan açılması açısından önemli bir kazanım olur. Ben yerine biz demeyi ve birbirimizin ayağına basıp gücünü azaltmarak yerine, gücümüze güç katarak yola devam etmeyi başarabilirsek; başarımız muhakkak olacaktır.