Şehir; insanların iklim şartlarından ve her türlü saldırılardan korunabilmesi, medeni ihtiyaçlarının karşılanması maksadıyla bir araya gelmelerinden ortaya çıkan geniş, kalabalık yerleşme bölgesine verilen isim. İlk kurulan şehirlerde düşmana karşı korunma birinci planda tutulmuş, şehirler yükseklere, tabii kale konumundaki kayalıklar üstüne kurulmuştur. Daha sonra kurulan şehirlerde su, yol, kanalizasyon ve enerji kaynaklarının temin ediliş, dağıtım ve kullanımı dikkate alınarak, şehirlerin yapısı değişimlere uğramıştır.
Şehirlerin kurulduğu yerlerin deniz, nehir kıyıları gibi diğer bölgelerle irtibatını kolay olmasına dikkat edilmiştir. Dünyanın en büyük şehirlerinin deniz kıyılarında kurulması buna güzel bir örnektir. Şehirlerin büyümesinde çok çeşitli faktörler vardır. Kudüs, Roma gibi şehirlerin büyümesinde dinin de etkisi büyüktür. Nice, Miami, Los Angels gibi şehirlerin büyümesinde iklim etkisi büyüktür.
Ziraatin makinalaşması, savaşların topyekün özellik kazanması, ulaşım, enerji kaynakları gibi temel ihtiyaçların bölgelere yaygınlaştırılmış olması, şehirlerin çok genişlemesine ortam hazırlamıştır. Şehirlerin büyümesiyle şehircilik başlıbaşına bir ilim konusu olmuştur ve modern şehirler, şehir planlaması esas alınarak genişlemektedir.
Planlı Şehirler
Medeniyet tarihi kadar eskidir. İnsanların belli bir merkez etrafında devamlı kalmak üzere yerleşmeye başlamaları, ihtiyaçları karmaşık hale getirmiş, böylece şehir planlaması fikri doğmuştur. Çok eski tarihlerde kurulmuş, planlaması mükemmel olan şehirler, yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış bulunmaktadır.
Şehir planlamasına ilk adım, şehrin su ihtiyacını karşılayacak su yollarının planlanmasıyla atılmıştır. Şehir planlamasını etkisi altında bulunduran en mühim faktörse, şehrin her türlü düşmana karşı korunmasıdır. Yapılan incelemelerden şehircilik konusunda büyük adımların Romalılar zamanında atıldığı görülmektedir. Ortaçağda şehirler ihtiyacı karşılayamaz, sıkışık bir duruma gelmiştir. İslam devletlerindeyse şehirciliğe önem verilerek; birbirinden güzel, büyük şehirler kurulmuştur.
Türkler’de de, tarihi gelişim içerisinde önemli şehirler kurulagelmiş bulunmaktadır.
Modern şehir planlamasi 20. Yüzyılda başlamıştır. Bu devirde şehirlerin planlamasında ekonomi başrolü almış ve şehrin kurulacağı saha bölgelere ayılmıştır. Modern şehir planlaması yapılan bir yerde ulaşım, su, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı tesisleri önceden hazırlanır, şehrin bu bölgeye yayılması için bu bölgedeki temel ihtiyaçlar ucuz tutulur. Sanayi tesislerinin, şehirlerin çok dışında yer almasına dikkat edilir. Modern şehircilikte de düşmana karşı şehrin korunması tesirlidir. Uçak, füze ve nükleer silahların gelişmesi; ulaşımın sessiz ve şehir altından yapılması maksadıyla metroların inşa edilmesi de şehir planlamasının bir parcasıdır.
Şehirlerin en büyük açmazı, hızlı nüfus artışları ve motorlu araçların sayısındaki artışla meydana gelen trafik proplemidir. Şehir planlaması; şehir halkının şehir içinde bir yerden diğer bir yere nakli, hava alanları, tren istasyonları gibi nakliye bölgelerinin yer seçimi, park yerleri, okullar, gürültü, çevre ve hava kirliliği, kanalizasyon, ısıtma, su ve enerji temini gibi çok yönlü birçok konuyu içine alır. Şehir planlaması bütün bu konuların ahenkli bir şekilde hazırlanmasıdır.
Ülkemizde, şehirleşmedeki sıkıntıların temelinde; plansız göçlerin yer aldığı gerçeği ortadadır. Türkiye haritasını ikiye katladığımızda, doğu bölgesinin batı bölgesine doğru yoğun bir göç eğilimi gösterdiğini istatistikler gösteriyor. Akdeniz ile Karadeniz arasındaki en dar bölge Samsun ile Adana arası olup kuş uçuşu 500 kilometre kadardır. Türkiye haritasının doğu bölümünü de ikiye katladığımızda; güneydoğu bölgesinin ağırlıklı olarak, Adana üzerinden Akdeniz bölgesine doğru aktığını ve kuzeydoğu bölgesinin de Samsun üzerinden, özellikle İstanbul’a doğru aktığını gözlemliyoruz.
İmar planları yapılırken dikkat edilecek hususlar
1 – İmar planları her ne şekilde olursa olsun parsel bazında ele alınmamalı; mutlaka en az ada bazında ele alınarak işleme tabi tutulmalıdır.
2 –İmar planı yapılacak yerlerde mutlaka zemin etüdleri detaylı bir şekilde yapılmalı ve jeolojik sakıncalı yerlerin imara açılmamasına azamı özen gösterilmelidir.
3 - Deprem fay hattı ve taban arazilerin imara açılmamasına dikkat edilmelidir.
4 – Dere yatakları özellikle açılıp genişletilmeli ve yapılaşmadan uzak tutulmalıdır.
5 – Dereler islah edilerek şehrin içerilerine kadar uzanması sağlanmalı ve hem ulaşım için ve hem de park, bahçe, gezinme alanı olarak düzenlenmelidir.
6 – Özellikle büyükşehirlerde, şehir bütünlüğü içerisinde planların ele alınarak düzenlenmesi önem arz etmektedir.
7 – Tarihi çevre ve Doğal çevrenin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için azami gayret gösterilmelidir. Ancak, yasa; gerek arkeolojik sit ve gerekse doğal sit alanlarını belirlerken bunların dokunulamaz varlıklar olmadığını; yaşatılması için mutlaka düzenlemeler, bakım-onarım ve hatta yeniden inşaa edilmesi gerektiğini vurgulayıp önünü açacak düzenlemeleri getirmelidir.
Sonuç olarak; planlama her zaman vatandaşın önünde olmalı ve girişimciliği yüksek olan insanımızın önününü tıkamamalıdır. İmar planları yapılırken de; devletin düzenleyici, yönlendirici ve denetleyici görevini hakkıyla yerine getireceği kurgu yapılmalıdır.